Erişkinlerde görülen obezitenin üçte biri çocuklukta başlıyor

Türkiye Avrupa’nın en obez toplumu

Yeni yayınlanan bir çalışmaya göre, 2-6 yaş arası fazla kilolu veya obez olan çocukların ileri yaşlarda obez olma riski artıyor. Çocukluk çağı obezite sıklığı tüm dünyada artmakla birlikte özellikle Türkiye’de çok daha hızlı bir artış ivmesi gösteriyor. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Belma Haliloğlu, “Dünya Sağlık Örgütü’nün son verilerine göre Türkiye Avrupa’nın açık ara en obez toplumu.  Ülkemizde her 3 kişiden biri obezdir. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre çocuklarda fazla kilolu veya obez olma oranı yüzde 24,5. Yani her 4 çocuktan birinin kilo sorunu yaşadığı görülüyor. Üstelik bu oran her geçen yıl daha da artıyor” dedi.

Aile, çevre, beslenme

Anne ve babanın her ikisi birden şişman ise çocuklarında obezite görülme ihtimali yüzde 80.  Ebeveynlerden sadece biri şişman olduğunda çocuğunun obez olma ihtimali yüzde 40’a düşüyor. Bunun sebebi sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Aile içi beslenme ve yaşam tarzındaki yanlışlıklar çocukları da etkiliyor maalesef. İşin daha da acı tarafı bakanlık verilerine göre, fazla kilolu ve obez olan çocukların yarısının ailesi çocuklarının kilo sorunu olduğunu bile düşünmüyor. Bu nedenle önce aile bilinci gerekiyor. Sonrasında da ailece beslenme ve yaşam tarzı değişikliği öneriyoruz. Ebeveynler kilolu olmasa bile obez çocuğu desteklemek ve ona örnek olmak için ailece değişim obezitenin üstesinden gelmede en önemli noktadır.

Gizli düşmanlar: TV, tablet, bilgisayar

Kentlerde yaşayan çocuklarda fiziksel aktivitenin kısıtlanması genel bir sorun. Çevresel faktörler içinde en çok dikkat edilmesi gereken konular televizyon, telefon, tablet ve bilgisayar başında geçirilen zamandır. Bu durum çocuğun aktivitesini kısıtlar ve enerji tüketimini azaltır. Ayrıca televizyon seyretme sırasında besin tüketimi de artmaktadır. Televizyonun bir başka olumsuz etkisi de çocukların reklamlarda gösterilen ve besleyici değeri olmayan yiyecek ve içeceklerin cazibesine kapılmalarıdır. Obeziteyi engellemek için fiziksel aktivitenin arttırılması yani alınan enerjinin harcanması gerekir. Obez çocukların ailelerinde de fiziksel aktivitenin, enerji tüketiminin az olduğu görüldüğünden fizik aktivitenin arttırılması tüm aile bireyleri için önemlidir.

Fazla yemek, az enerji

Beslenmede öğün sayısı ve alınan besin maddelerinin içeriği de önemli. Ancak obez çocuk her zaman yaşıtlarına göre daha fazla yiyen çocuk değildir. Az enerji harcamak, beslenme kadar önemli bir risk faktörüdür. Beslenmenin sıklığının azalması, bir veya iki öğün yemek yeme ve yiyeceklerin yüksek kalori içermesi, karbonhidrat ve yağdan zengin olması kilo alma riskini artırır. Marketlerden alınan hazır paketli her türlü ürün (çikolata, gofret, bisküvi, asitli içecekler, soğuk çay içecekleri vb) patates kızartması, hamburger, pizza, makarna gibi gıdalar şişmanlığın oluşmasında önemli rol oynar. Bu durumlar varlığında kilo alımı dışında aşırı halsizlik, yorgunluk, kabızlık, boy uzamasında yavaşlama veya durma gibi başka şikâyetler de eşlik eder. Bu şikâyetlerin varlığında mutlaka bir çocuk endokrin doktorunun kontrolü gerekir.

Çok yeni yayınlanan bir araştırma, çocuklarda iştah fazlalığı ve obezite sıklığındaki artışa yol açan risk faktörlerinin daha doğmadan önce başladığını bir kez daha ortaya koydu. Anne ne kadar fazla kilo ile gebe kalırsa bebeklerinin gelecekte obez olma ihtimalinin o kadar artıyor.

Anne karnındaki dönem kadar ilk 2 yaş dönemi de gelecekteki obezite riski açısından önemli.

Sezaryenle doğum, anne sütü alamama, özellikle ilk 1 yaşta hızlı kilo alımı ve büyüme olması, şekerli gıda tüketimi ve az uyku çocukların gelecekte obezite geliştirme riskini artırmaktadır.

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir