- Kahve Dünyası ve Cem Yılmaz’dan Yeni Reklam Kampanyası - 7 Aralık 2024
- Flormar ‘Metaglam’ ile yaratıcılığının sınırlarını keşfet! - 7 Aralık 2024
- Dünya Türk Kahvesi Günü Beta Yeni Han’da kutlandı - 7 Aralık 2024
Türkiye’de 12 erkekten biri prostat kanseri tanısı alıyor
Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu üyeleri, ‘Dünya Prostat Kanseri Farkındalık Günü’ kapsamında hastalığın tanı ve tedavisine ilişkin uyarılarda bulundu.
Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ataus, ürolojik şikayetleri bulunan kişilerin doktora başvurmayı ihmal etmelerinin en önemli nedenlerinin ‘utanma’ ve ‘yakınmaları göz ardı etmeleri’ olduğuna dikkat çekti. Dünya nüfusunun genel olarak 6’da birinin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Ataus, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2018’de 9.6 milyon hastanın kanser nedeniyle öldüğünü söyledi. Prof. Ataus, şu bilgileri paylaştı:
“Verilere göre, Türkiye’de 2018’de 210 bin 537 yeni kanser vakası görülürken, kanser nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 116 bin 710 olarak raporlandı. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de benzer şekilde erkeklerde en sık görülen kanser türü akciğer, takiben prostat kanseridir. 2018 yılı istatistiklerine göre, dünya genelinde 1.28 milyon hasta prostat kanseri tanısı aldı.
Ülkemiz açısından veriler net olmamakla beraber, Üroonkoloji Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre erkek popülasyonumuzda prostat kanseri solid organ tümörü olarak en sık karşılaşılan tümördür. Son bilgiler ülkemizde de 12 erkekten birinin prostat kanseri tanısı aldığı yönündedir.”
Ataus, 1990’ların başından itibaren PSA ile tarama çalışmaları yapıldığını ve ciddi mesafe alındığını belirterek, “Erken tanıya yönelik olarak risk grubundaki erkeklere 40 yaşında, risk grubunda bulunmayalara ise ürologlar tarafından prostat muayenesi ve PSA testi yapılması öneriliyor.
Tanıda MR dönemi
Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen ise prostat kanserinden şüphelenilen hastalara rutin testlerin yanında Multiparametrik Prostat MR çekildiğini belirtti. Bu yöntemle prostat bezinde kanser için şüpheli bir alan olup olmadığının değerlendirildiğini ifade eden Sözen, bu sayede gereksiz tanı oranının düştüğünü, klinik önemsiz hastalık tanı oranının azaldığını ve yüzde 90’lara varan oranlarda teşhis konabildiğini sözlerine ekledi. Sözen, prostat kanserinin lokal tedavisinde gelecekte tüm organı tedavi etmek yerine görüntülemeye dayalı hedefe yönelik ‘fokal tedaviler’in ön plana çıkacağına da işaret etti.
‘Robotik cerrahi tedavide aktif kullanılıyor’
Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı, prostat kanserinin tedavisinin hastalığın evresine göre değişiklikler gösterdiğine değindi:
“Prostat kanseri tedavisinde diğer birçok kanser türlerinde görmeye alıştığımız klasik yaklaşımlar dışında izlem protokolleri önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Prostat kanseri biyolojisi itibariyle ‘özel bir kanser’ olma ayrıcalığı bulunmaktadır. Lokalize hastalıkta dünya genelinde en çok başvurulan tedavi yöntemi cerrahidir. ‘Radikal Prostatektomi’ ameliyatı sadece ABD’de yılda 80 bin hastaya uygulanmaktadır. Bu cerrahi teknikle ilgili olarak en önemli gelişme, yönteminin robot yardımıyla laparoskopik olarak yapılmasıdır. Ülkemizde de robotik cerrahi çeşitli merkezlerde ktif olarak kullanılmaktadır.”
‘Hastaların rutin takiplerinde teletıp uygulamaları arttı’
Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. İlker Tinay, pandemi sürecinden hastaların nasıl etkilendiğine dair bilgiler paylaştı: “Prostat kanseri hastalarının tanı ve tedavi süreçlerinde de kaçınılmaz olarak gecikmeler meydana gelmiştir. Dernek olarak meslektaşlarımızla paylaştığımız kılavuz ile bilimsel veriler ışığında, tanı ve tedavisine yönelik olarak uygulamalara dair önerilerde bulunulmuştur. Yeni tanı almış erken evre hastalık tedavisinde erteleme yaklaşımı ön planda oldu. İleri evre hastalık varlığında ise tedavilerde gecikme yapılmaması yaklaşımı önerilmiştir. Salgın sürecindeki belki de en ilgi çekici gelişme, daha önce prostat kanseri tedavisi alan hastaların rutin takiplerinin aksamaması amacıyla teletıp uygulamalarından artan oranda faydalanılması şeklinde görülmektedir.