- Kahve Dünyası ve Cem Yılmaz’dan Yeni Reklam Kampanyası - 7 Aralık 2024
- Flormar ‘Metaglam’ ile yaratıcılığının sınırlarını keşfet! - 7 Aralık 2024
- Dünya Türk Kahvesi Günü Beta Yeni Han’da kutlandı - 7 Aralık 2024
‘Sosyalleşmenin azaltılmasına yönelik mesajlar verilmesi yanlış’
Pandeminin negatif yönde seyretmesiyle uygulanacak kısıtlamaların insanlarda panik duygusunu artırabileceğini söyleyen Dr. Beyza Tepe, “Kişilerden ne kadar yapmaları zor bir şey istenirse, o kadar durumu küçümseme ya da büyütme eğilimine girerler” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğr. Üyesi Dr. Beyza Tepe, “Fazlasıyla korku yayan mesajlar ve görüntüler, fazla iyimser ifadeler, kimsenin kurallara uymadığını ima eden cümleler genellikle tam tersi bir etkiye neden olabiliyor” uyarısında bulundu.
Sağlık sektörünün pandemi konusunda belli bir tecrübesi olduğunu ve bir tehdit altında neler yapılacağının aşağı yukarı bilindiğini belirten Dr. Beyza Tepe, şunları söyledi: “Diyelim ki, tahmin edilen ikinci dalga, birincisinden çok daha farklı ve negatif yönde seyrediyor o zaman bu ilki gibi bir panik havası yaratabilir. Yaratmaz ise zaten pek bir sıkıntı yok ama yaratırsa o zaman bu süreçte ilkinde yapılan bazı hataların yapılmaması gerekir.
Bunlardan biri, kişilerin sosyalleşmelerini azaltmalarına yönelik mesajlar vermek. Öncelikle insanın doğasında sosyalleşme olduğunu ve bunun temel bir ihtiyaç olduğunu görmek gerekiyor. İnsanlar sosyalleşebilirler ama bunu nasıl yaptıkları mühim. Yani yöntemsel bir bilgi ile çözülebilecek bir durum, insan doğasına aykırı bir hale getirilmemeli. Salgını önleyen fiziksel mesafe, sosyal mesafe değil.
‘Bencilce düşünmek salgının daha çok yayılmasına sebep oluyor’
‘Salgın var ama siz mesafenize dikkat ederek normal hayatınıza devam edin, maskenizi takın’ deniyor. Siz eğer hiç evden çıkmamışsanız, bu kurallara uymak konusunda aslında gönüllü oluyorsunuz. Ta ki dışarı çıktığınızda maskesiz dolaşan ve mesafeye dikkat etmeyen insanları görene dek. İş birliğinin en temel ilkesi, kişinin kendini, ‘enayi’ gibi hissetmemesidir. Siz o kadar çaba harcarken, bu çabaya hiç girmeyen insanların varlığı aslında beraberce hareket etmeyi engellediği gibi bireyi de bencilce davranmaya itiyor. Bu bencilce düşünme ve davranma tarzının varlığı ise salgının daha çok yayılmasına ve uzun vadede bu sorun ile yaşamamıza sebep olabiliyor.
‘Covid ile ilgili mizahi içerikler itici bulunabilir’
Mizah, paniği azaltabilir lakin aynı zamanda olayın ciddiyetini algılamayı da engelleyebilir. Unutmamak gerekir ki, mizah en çok yaşı genç kitlenin ilgi alanına hitap edecektir. Ama COVID ile ilgili önlemlere de en az uyan kitle de kendisine bir şey olmayacağını düşünen genç kitle. Bir çalışmada, bireylerin COVID ile ilgili espritüel içerikleri nasıl algıladıkları incelenmiş. İnsanların bu tür mesajları eğlenceli ve aynı zamanda bulduğu ortaya çıkmış. Hiçbir mesaj tüm davranışları değiştirecek güce sahip değil. Kitle davranışını belirleyen çok farklı faktörler var ve bunların her birine eğilmek gerekiyor.
Fazla iyimser ifadeler, kimsenin kurallara uymadığını ima eden cümleler genellikle tam tersi bir etkiye neden olabiliyor. Örneğin, ‘Maskesiz dolaşmayın, birbirinizi düşünün’ demek yerine ‘Toplumun büyük çoğunluğu maske takmanın ve fiziksel mesafenin salgının önlenmesinde etkili olduğuna inanıyor’ demek daha etkili. Çünkü çoğunluğun davranış ve düşüncesini iletmiş oluyorsunuz. Kimse toplum tarafından dışlanmak istemez.