Doğal afetlerden kaynaklanan eko-anksiyeteye karşı 11 öneri

Keder, panik, kayıp, kaygı ve üzüntü hissedebilirsiniz!

Doğal afetler, insan yaşamında travmatik olarak deneyimleniyor. İklim değişikliklerinin de ruh sağlığı problemlerinde artışa neden olacağını öngörülüyor. İklim değişikliği ve olası negatif sonuçları konusunda kaygı duymak; üzüntü, endişe, çaresizlik gibi olumsuz duygularla başa çıkmakta zorlanmak, eko-anksiyete olarak tanımlanmaktadır.

Uz. Psi. Arzu Beyribey

Memorial Bahçelievler Psikoloji Bölümü’nden Uz. Psi. Arzu Beyribey; doğal afetlerin psikoloji üzerindeki etkileri ve eko-anksiyeteye karşı alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.

Bütün toplumlar risk grubunda

Deniz kıyısında, ada ülkelerinde, kurak sahalarda, yüksek jeolojik riskli alanlarda yaşayan insanlar, sosyoekonomik olarak dezavantajlı olan topluluklar, gelecekle ilgili belirsizliğin hayatlarını belirleyeceği çocuklar, ergenler ve genç yetişkinler; engelli bireyler ve kronik sağlık sorunları olan kişiler eko-anksiyeteden kaynaklı yüksek risk grubu içinde yer almaktadır.

Kaybın çeşidine ve boyutuna bağlı olarak; bireyler keder, panik, kayıp, kaygı ve üzüntü hissedilebilmektedir. Uykuya dalmada sıkıntılar, öfke, sinirlilik ve suçluluk da görülmektedir. Bireyler, sadece ağaçları, hayvanları, evlerini, eşyalarını değil inançlarını, umut ve motivasyonlarını da kaybetmektedir.

Kişisel algılamalar durumu kötüleştirebilir

Kaygı ve öfke hisleri, bazen bunaltıcı olduğunda, korkulardan ve duygulardan kaçınmak için,  bireyler, dikkat dağıtıcı şeylerin arayışına girebilmektedir. Yoğun duygulardan uzaklaşmak için madde veya alkol kullanımı gibi sağlıksız savunma stratejileri kullanıldığında; ruh sağlığı daha olumsuz etkilenebilmektedir.

  1. Yas, çaresizlik, öfke gibi duyguları bir kenarda bırakmak yerine, yüzleşin.
  2. Geçmiş yaşantınızda, doğaya zarar veren davranışlarınızdan ve alışkanlıklarınızdan dolayı suçluluk duyuyorsanız, bu hissin, sorumlu yapınızdan da kaynaklandığını fark edin. Geçmişteki olumsuz hareketlerinizden ders çıkarmaya ve kendinize haksızlık etmemeye çalışın.
  3. Doğada elinizden geldiğince zaman geçirmeye çalışarak, gene doğanın, yani özünüzün şifalandırıcı etkisinden faydalanmaya çalışın.
  4. Çevre dostu alışkanlıklar edinerek, bunları, günlük hayatınızda uygulayın. Bu tutum çevrenizdeki kişileri de teşvik edecektir.
  5. Sivil toplum örgütleriyle, çevreci gruplara dahil olmak; becerileriniz ve yetkinlikleriniz açısından gelişiminize katkı sağlayacaktır.
  6. Çevre hakkında sağlıklı ve güvenilir bilgi edinebileceğiniz kaynakları belirleyin. Yanlış ya da eksik bilgi, iklim değişikliği gibi soyut bir kavramı anlamayı ve işlemeyi zorlaştırabileceğinden; sizi de olumsuz yönde etkileyecektir.
  7. Yaşam tarzınızla ilgili kendinize yaptığınız sert eleştiriler ve yargılamalar yerine, değişim adına adımlar atmak, duyarlılık gösterdiğiniz alanlarda nesnel çözümler üretmek,  kendinizi yanılgıya düşürmenizi engelleyecektir.
  8. Çevre bilincinin artırılmasını sağlayacak etkinlikler ve projeler düzenlenmesi, boş arazilerin ağaçlandırılması, çöp toplama, yerleşim alanlarının yakınlarına geri dönüşüm kutuları yerleştirerek çöp ayrıştırılmasını teşvik etmek, çıkarılan atık miktarının azaltılması için ileri dönüşüm yöntemlerinin belirlenmesi gibi yöntemler fayda sağlayacaktır.
  9. Karbon ayak izi, birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Karbon ayak izinizi azaltmak; dünyanın kaynaklarını daha bilinçli kullanmak ve ihtiyaçlarınızı doğanın ihtiyaçlarına da duyarlı yöntemlerle karşılamaya çalışmak için bireysel adımlar atabilirsiniz.
  10. Konu hakkında, duyarlı diğer bireylerle, ortak çalışmalar yapmak, kendinizi yalnız hissetmemenizi sağlar. Duygusal ve sosyal destek; kişilerin umutlarını ve hayata bakış açılarını olumlu manada yönde etkiler.
  11. İklim değişikliğinin sadece bireysel çabalarınızla çözemeyeceğinizin de farkında olarak; sorunun büyük ölçekli bir boyutta olduğunu da fark etmelisiniz.

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir