Kalp krizi geçiren hastaların büyük kısmı ambulans çağırmıyor

Kalp krizinde her dakika kritik

Türk Kardiyoloji Derneği’nin ülke genelinde gerçekleştirdiği TURK-MI (Türkiye’de Akut Miyokart İnfarktüsü Tanısı ile Yatırılan Hastalarda Demografik Veriler ve Tedavi Yönetimi) çalışmasının sonuçları paylaşıldı. Çalışma, ilk dakikaların ve saatlerin büyük önem taşıdığı kalp krizinde müdahalenin erken yapılmasını mümkün kılan ambulans kullanımının ülkemizde düşük olduğunu ortaya çıkardı.

Türkiye’yi nüfus dağılımı ve coğrafi bakımından temsil eden 50 hastanede ardışık 15 günde kalp krizi ile hastaneye yatırılan tüm hastaların kayıtlarının tutulduğu TURK-MI çalışması kapsamında toplam 1930 hastanın bireysel özellikleri, kalp krizinin başlama saati, hastaneye hangi vasıtalarla geldikleri, müdahale zamanlaması ve tedavi yöntemleri mercek altına alındı.

Türkiye’de kriz geçiren hastaların neredeyse yarısının hastaneye kendi olanaklarıyla gitmeyi tercih ettiği, yüzde 37.6’sının girişim (stent ve balon gibi işlemler) olmayan bir hastaneye gittiği ve ambulans çağıranların oranının yalnızca yüzde 11.5 olduğu ortaya çıktı.

İlk saatler altın değerinde

Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Donanımsız bir hastaneye gidildiği zaman hastaneler arası ulaşımda ortalama 172 dakika yani neredeyse üç saate yakın zaman kaybediliyor. Kalp krizinde ilk saatler altın değerindeyken, müdahaleye ne kadar erken başlanırsa o kadar yarar sağlanacağı akıllardan asla çıkarılmamalı. Ambulans en uygun transfer aracıdır” dedi.

Kalp krizi (akut miyokart enfarktüsü) olan hastalarda ölüm oranının en aza indirilebilmesi için tanının erken konulması ve modern tedavinin bir an önce başlaması gerekiyor. Tıkanan organı besleyen damarın süratle açılması büyük önem taşıyor. Damarın tıkanmasıyla 20 dakika içinde beslediği bölgedeki kalp kası ölmeye başlıyor ve 12 saat içinde tamamen ölüyor. Kas hücresi ölümü özellikle ilk 1-2 saatte çok büyük oranda gerçekleşiyor. Kalp krizi geçiren hastanın tıkanan kalp damarına pıhtı eritici ilaçların uygulanması veya koroner anjiyografi yapılarak balon uygulamaları ve stentlerle mekanik olarak açılması gerekiyor. Yapılan çalışmalar, uygun zamanda balon-stentle damarı açmanın, pıhtı eritici ilaçlara göre daha etkili olduğunu gösteriyor.

‘Ambulans kısa sürede ulaşıyor’

Ambulansın hastaya çok kısa sürede ulaştığını vurgulayan Erol, şöyle konuştu: “Çağrı alındıktan sonra ambulansın hastaya ulaşma süresi ortalama 15 dakika. Yani hastaların sandığı gibi ambulans geç gelmiyor, dünya ölçüsünde gayet süratle hastalarımıza ulaşıyor. O anda da tedavi başlıyor. Oysa hastalar kendi araçlarıyla hem hızlı gidemiyor hem doğru hastaneye gitmeyebiliyor hem de tanı ve tedavisi hastaneye ulaşıncaya kadar gecikiyor. Kendi araçlarında EKG, gerektiğinde uygulanan hayat kurtarıcı defibrilatör (elektroşok cihazı) de olmadığından, hastalarımızı yolda kaybetme riski de maalesef artıyor.

 Şikayet başlangıcından 112 Acil Servis’i arayıncaya kadar geçen sürenin ülkemizde  52.5  dakika olduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, bu sürenin halk eğitimleriyle mümkün olduğunca asgari düzeye indirilmesinin gerektiğini vurguladı.

Erkekleri daha çok etkiliyor

TURK-MI çalışmasının sonucuna göre, Türkiye’de kriz geçiren hastaların çoğu erkek. Her 100 kalp krizinden 74’ünü erkekler, 26’sını kadınlar geçiriyor. Kadınlarda kalp krizi erkeklere göre daha ileri yaşlarda görülürken, kadınlarda ölüm oranları ise erkeklere göre daha fazla.

Biliçlendirme kampanyası

Erol, “Halkımızı bilinçlendirmek için Yandex navigasyon uygulamasında ‘Kalp Krizinde DurAKSama’ projesini hayata geçiriyoruz. Projeyle;kalp krizinin en önemli göstergesi olan damar tıkanıklığı, trafik tıkanıklığıyla sembolize ediliyor ve doğru hastaneye trafikte vakit kaybetmeden, en kısa zamanda ulaşılmasını sağlamak hedefleniyor” diye konuştu.

 


ETİKETLER


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir