MS için risk faktörleri taşıyan grupta olabilirsiniz!

MS kadınlarda erkeklere göre 2 kat fazla görülüyor

Dünya genelinde yaklaşık 2.8 milyon kişide görülen Multipl Skleroz (MS), uzun süreçli bir hastalık olarak doğru şekilde ele alınmadığında yaşam kalitesini düşürebiliyor. MS şüphesi olanların bir an önce nöroloji uzmanına başvurması, hastalığın seyri için önem taşıyor.

Obezite, sigara, EBV enfeksiyonu, D vitamini eksikliği de risk faktörleri olarak öne çıkıyor. Kadınlarda, erkeklere göre daha fazla rastlanan MS, bilinenin aksine hamileliğe engel olmuyor.

Memorial Şişli Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Burcu Altunrende, MS Farkındalık Haftası ve Dünya MS Günü dolayısıyla MS hastalığı hakkında bilgi verdi:

MS merkezi sinir sisteminin en sık görülen hastalıklarından biridir. Beyin, omurilik, beynin uzantısı olan göz siniri ile beyinciği etkilemektedir. Bunun nedeni, yanlış çalışan bağışıklık sisteminin kendi sinir sistemindeki dokulara zarar vermesidir. Buradaki hedef, sinirin kılıfı olan miyelin denilen yapının yanı sıra sinir tellerini de etkilemektedir. Böylelikle bu hasar merkezi sinir sisteminde dağınık bir şekilde farklı alanları etkilediğinden, hastalarda da çok farklı semptomlar görülebilmektedir. Teşhis ise çoğunlukla 20-40 yaş arasında konulmaktadır. MS bulaşıcı ya da anne- babadan çocuğa direkt kalıtsal olarak geçen bir hastalık değildir, ruhsal veya psikiyatrik bir durum da değildir. Her zaman ilerleyici seyirli olmamaktadır.

Belirtiler 24 saatten fazla sürüyorsa

MS genellikle başlangıçta ataklarla kendisini belli etmektedir. Bu ataklar başladığında birkaç günden 10 güne kadar sürmektedir. Fakat MS bulguları pek çok hastalığın bulgularına benzediğinden pek çok kişi kendisinde MS olup olmadığını sorgulayabilmektedir. Bu belirtilerin bazıları şöyle sıralanabilir:

  • El-kol-bacak ve gövdede uyuşukluk
  • Kol ve bacakta güç kaybı
  • Bulanık görme, görme kaybı, çift görme,
  • Denge kaybı
  • İdrar kontrolünde sorunlar
  • El ve kollarda karıncalanma hissi
  • Hafıza sorunları
  • Yorgunluk

Bu bulguların MS’ten kaynaklandığının söylenebilmesi için, 24 saat ve üzerinde sürmesi, ateş ve enfeksiyonun eşlik etmemesi ve MS için muayenede uyumlu bulguların eşlik etmesi gerekir. Atak bulgularının yerleşmesi inme veya sara (epilepsi) hastalığında olduğu gibi ani bir şekilde olmaz. Genellikle yakınmaların bir iki gün içinde yerleştiği görülmektedir. Belirtiler başlangıçta kendiliğinden düzelebilmektedir. ama ataklar halinde gelirken; ilerleyen dönemlerde ataklar bazı izler bırakmaya başlayabilmektedir. Hastaların bir bölümünde ise, bulgular atak olmaksızın başından itibaren yavaş ve sinsi ilerleyiş ile sürebilmektedir. Bu grupta en sık görülen yakınma giderek ilerleyen yürüme güçlüğü şeklindedir.

Sinir hasarına göre semptom şiddeti de değişebiliyor

MS’in belirtileri çok çeşitlidir ve sinir hasarının miktarına, hangi sinirlerin etkilendiğine bağlıdır. Bahsedilen belirtilerin tümü her hastada görülmez. Bu belirtiler farklı hastalarda farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. Bazen duysal yakınmalar ciddi işlev kaybına yol açmadığından tanıda gecikme yaşanmaktadır.

MS’in erken tanınıp, yakın takip edilmesi önem taşır. Belirtileri taşıyan kişilerin en kısa zamanda bu konuda deneyimli nöroloji uzmanlarına başvurması gerekir. Öykü ve yakınmaların değerlendirilmesi, nörolojik muayene sonrasında bazı kan testleri, görüntüleme yöntemleri ve beyin omurilik sıvısının incelenmesiyle teşhis konulmaktadır. MS’te ne kadar erken tanı konulur ve tedaviye başlanırsa belirtilerin ileride kalıcı hale gelmesi ve engellilik önlenebilmektedir.

Bazen sessiz kalıyor bazen de şiddetleniyor

MS, kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık görülmektedir. Henüz MS hastalığını tamamen ortadan kaldırabilecek bir ilaç yoktur, ancak seyrini çok etkin şekilde yavaşlatabilen hatta durdurabilen tedaviler var. MS’li çoğu insan, tekrarlayan ve düzelen (Relapsing Remitting MS, RRMS-Ataklı düzelen Multiplskleroz) hastalık seyrine sahiptir.

Günler veya haftalar içinde gelişen, genellikle kısmen ya da tamamen düzelen yeni semptomlar veya nüks dönemleri yaşanır. Bu nüksleri, aylar hatta yıllar sürebilen sessiz hastalık remisyon dönemleri takip eder.

İlerleyen yıllarda hastalığın doğal seyri içinde veya etkin tedavi alınmadığında; belirtiler kalıcı hale gelebilmektedir. Bu kez de hastalarda hareket ve yürümeyle ilgili sorunlar ortaya çıkmaktadır. Hastaların sadece bir kısmında da başından itibaren ilerleyici bir seyir meydana gelmektedir.

D vitamini eksikliği MS için risk faktörü

  • MS, herhangi bir yaşta çıkabilmektedir ama sıklıkla 20-40 yaş arasında teşhis konmaktadır.
  • Ailede MS, öyküsü olanların MS gelişme riski daha yüksektir.
  • Bazı enfeksiyonlar örneğin Epstein-Barr virüsü MS ile ilişkilendirilmektedir.
  • Asya, Afrika ve Kızılderili kökenlilerin MS’te en düşük riske sahip olduğu bilinmektedir.
  • Araştırmalara göre MS’li hastalarda D vitamini seviyeleri düşüktür. Daha az güneş ışığına maruz kalmak MS için risk faktörü olabilmektedir.
  • Tiroid, pernisiyöz anemi, sedef, tip 1 diyabet, inflamatuar bağırsak hastalığı gibi sorunlara sahip olanların MS ile akrşılaşma riski daha yüksektir.

MS tedavisi;
1- Atak tedavisi,
2- Atakları önleyici hastalık seyrini değiştiren tedaviler,
3- Belirtilere yönelik olmak üzere 3 başlık olarak ele alınmaktadır.

Günümüzde giderek artan tedavi seçenekleri sayesinde erken ve etkin bir tedavi stratejisi ile hastalığın seyri durdurabilmektedir. Artık ataklı seyir görülen hastaların yanı sıra ilerleyici seyir gösteren hastalar için de onaylı tedavi seçeneği mevcuttur. Tedavi sürecinde hasta ve hekimin çok iyi iş birliği içinde olması da çok önemlidir. İlaçların etkinliği, beklenen yan etkilerin takibi ve doğru şekilde yönetilmesi; tedavilerin uygulanması için hastaların bu konuda deneyimli hekimler ya da merkezler tarafından takibi  gerekmektedir.

Hastalar düzenli takiple bebek sahibi olabiliyor

MS hastalarının bilinenin aksine hamilelik planlarını ertelemelerine gerek yoktur. Hamile kalabilir ve çocuklarını sağlıklı bir şekilde dünyaya getirebilir. Doğuma ve doğurganlığa engel bir hastalık olmadığı bilinmelidir. Hatta bazı vakalarda hamilelik MS ataklarını yatıştırmaktadır. Hastaların gebelik planı olduğunda bunu hekimi ile paylaşıp sürecin planlanması; yakın takip ile sağlıklı bir bebek dünyaya getirmesi mümkündür.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir