Sürekli yeme isteğinizin altında Leptin Direnci olabilir!

Yüksek kalorili yemekleri yeme dürtüsü geliyor

Kilo fazlası olanların diyet yaparken en çok zorlandıkları konuların başında iştahın kontrol edilmesi geliyor. Sürekli yeme isteği ile birlikte kilo kontrolü giderek zorlaşıyor.

Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi, Uzm. Dyt. Buket Ertaş Sefer, bu durumun ortaya çıkmasına hormonlardaki değişimin neden olduğunu söyledi. Özellikle fazla kilo alımı sonrasında oluşan leptin direnci, doyma hissini ortadan kaldırıyor. Sefer, leptin direncini anlattı:

Vücuttan yağ ile birlikte leptin de azalır ve bu nedenle iştah artar. Üstelik sadece iştah artışı değil, yağlı, yüksek kalorili yiyecekler yemeye yönelik daha da güçlü bir dürtü gelişir. Beynimiz de vücudun leptin seviyelerini normale döndürmeye çalışır. İşte kilo verme sürecinde bu dürtüyle savaş kazanılırsa faydalı sonuçlara ulaşmak mümkündür.

Leptin direnciyle birlikte bazal metabolizma hızı da yavaşlıyor. Kilo vermeyle birlikte vücut açlık hissine kapılmakta ve daha fazla yeme hissiyle kendini korumaya almaktadır. Elindeki enerjiyi idareli kullanmak için bazal metabolizma hızını yavaşlatmaya başlatmaktadır. Dolayısıyla kilo verme sürecinde bir başka zorluk daha ortaya çıkmaktadır.

Vücuttaki inflamasyon, aşırı kilo alımıyla birlikte aşırı miktarda leptin üretimi ve kan yağlarındaki artış, leptin direncine neden oluyor.

Diyetlerdeki Yoyo etkisinin de nedeni

Yağ dokusundan salgılanan leptin, kilo verirken azalsa da direnç her zaman kırılmış sayılmıyor. Leptin miktarı azalsa da direnç devam edebilir. Zayıflarken yağ kaybıyla birlikte leptin kaybının da olması daha fazla açlık hissini ortaya çıkarır ve bu durumla birlikte vücut daha fazla yeme eğilimine girer. Diyetlerde kilo verdikten sonra hızlıca geri almaya neden olan yo-yo  etkisinin  muhtemel sebebi de budur.

Kalp hastalığı, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet gibi kronik hastalık riskini düşürmenin yanı sıra kilo vermek, eklemler üzerine binen yükü de azaltıyor. Vücut ağırlığından sadece 1 kilo kaybetmek bile eklemler üzerinde 4 kilo baskıyı azaltıyor. Dolayısıyla kilo vermek için hormonlara karşı savaşmak gerekse de sonuçları düşünüldüğünde bu savaşı kazanmanın çok önemli kazanımları olacağını unutmamak gerektiğinin altını çizdi.

Kilo aldıkça doyma hissi azalıyor

Leptinin tam tersi çalışan açlık hormonu Ghrelin ise mide boşaldıktan sonra beyne ‘acıktım’ sinyali veriyor. Obez bireylerde leptin fazlayken ghrelin düşük olur. Bu durum aslında avantaj gibi görünse de kiloyla birlikte hipotalamusun leptine karşı olan ilgisi düştükçe doyma hissi de gelmemeye başlamaktadır.

Ghrelin hormonu, midenin sürekli uyarılmasıyla daha fazla salınabildiği için sürekli ara öğün yaparak ya da atıştırarak açlık mekanizmasının aktif tutulması da kilo almaya yol açıyor. Araştırmalar, dışarıdan leptin takviyesinin de bir işe yaramadığını da ortaya koydu. Dışarıdan alınan leptin kan beyin bariyerini geçemediği için etkisizdir.

Leptin seviyesini normal düzeyde tutmak mümkün mü? 

Leptin seviyesine sadece yiyeceklerle müdahale de yeterli olmayabilmektedir. Yüksek trigliserit seviyeleri de leptin seviyesinin ideal düzeye gelmesini engeller. Dolayısıyla her konuda olduğu gibi burada da düzenli egzersiz ve doğru beslenme ön plana çıkıyor. Doğru beslenme olmadan sadece harekette bir işe yaramıyor. Bunları takım oyunu olarak düşünmek gerekir. Düzenli egzersizle birlikte, sağlıklı yağlar tüketmek, omega 3 almak, lif oranını artırmak, sebze ve baklagil tüketimini artırmak, şeker ilaveli yiyecek ve içeceklerden kaçınmak trigliseritin düşürülmesine yardımcı olarak dolaylı yoldan sağlıklı leptin seviyelerine de katkı sunacaktır.

Öncelikle bozulan bağırsak florasını tamir etmek gerekir. Bunun için işlenmiş ve paketli gıdalardan uzak durarak, yoğurt, kefir gibi probiyotik kaynaklarından faydalanın. Özellikle sebze, meyve ve baklagillerde yüksek oranda bulunan posadan zengin gıdalarla beslenin. Yeterli proteini alın ve özellikle gereksiz karbonhidrat alımını durdurun.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir