Kalp-damar hastalıklarına yol açan 7 risk faktörüne dikkat!

Erken tanı ve tedavi damar hastalıklarını önleyebilir

Kalbe giden damarların sertleşmesi, ani kalp krizi ile birlikte hayati riske yol açabiliyor. Yaş, cinsiyet ve genetik faktörler damar sertliğinin değiştirilemeyen nedenleridir. Ancak kişiye özel yaşam tarzı değişiklikleri ile kalp hastalıklarından korunmak mümkün.

Prof. Dr. Uğur Coşkun

Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji ve Girişimsel Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Uğur Coşkun, koroner arter hastalıkları ile ilgili dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi:

Göğüs ağrılarını hafife almayın

Damar sertliği, atardamarların iç tabakalarında kolesterol, kalsiyum, bağ dokusu hücreleri ve iltihabi hücrelerin birleşmesi sonucunda oluşan plaklardır. Bu plaklar, kalp kasına kan akışını azaltabilir. Azalan koroner damar kan akımı, kalp adalesine sunulan oksijen ve yaşamsal besinlerin yetersiz kalmasına yol açar. Kalp kasının enerji ve yaşamsal ihtiyaçlarının yeterince karşılanamaması halinde kalp krizi meydana gelir. Bu nedenle göğüs ağrıları hafife alınmamalıdır.

Damarların endotel tabakası hasar görmemeli

Kanın dolaştığı damar lümenini döşeyen ve kan ile temas eden endotel tabakası aslında vücudun en önemli endokrin organıdır. Değişen fizyolojik ve patolojik durumlara göre damar gerilimini ayarlayarak beslediği dokulara sunduğu kan akışını dengede tutmaya çalışır. Çok sayıda risk faktörü ve yaşlanmayla ortaya çıkan endotel bütünlüğün bozulması; kalp damar, beyin damar ve periferik damar hastalıklarının ortaya çıkışının ana nedenidir. Damar bozulmasının kalp damarlarında olması kalp krizine, beyin damarlarında olması inme ve  beyin felcine, bacak atardamarlarında ağrı olması yürürken baldır ağrılarına ve bağırsak damarlarında olması yemek sonrası dayanılmaz karın ağrılarına yol açar.

Hastanın damar sertliğine neden olan yaş, cinsiyet, genetik nedenler ve diğer risk faktörleri tek tek belirlenerek düzeltilebilir. Bu risk faktörleri tedavi edilirken bazı yüksek risk durumuna sahip hasta gruplarında ilaç tedavilerine başlanamamaktadır. Hastanın öncelikle çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri yapması gerekir. Risk faktörleri değiştirilemeyen ve değiştirilebilenler olarak ikiye ayrılır.

Değiştirilemeyen risk faktörleri

  • Yaş: 65 yaş üstündeki hastalarda kalp damar sıklığı belirgin şekilde artar.
  • Cinsiyet: Koroner arter hastalığı riski erkeklerde kadınlara göre çok erken yaşlarda başlarken, kadınlarda menopoz sonrası sıklığı artarak erkeklerle aynı düzeye gelir
  • Genetik faktörler: Birinci derecede akrabalardaki koroner arter hastalığı hikayesi hastada risk faktörü oluşturur.

Değiştirilebilen risk faktörleri

  1. Diyabet: Kalp damar hastalığı eşdeğeri kabul edilen bir risk faktörüdür.
  2. Hipertansiyon: Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması ve ilaç kullanmak zorunda kalan hastalar bu risk faktörüne sahiptir. Sağlıklı yaşam tarzı ve düzenli ilaç kullanımı kalp damar ve beyin damar komplikasyonlar ile ilgili riskleri azaltır.
  3. Kolesterol yüksekliği: Kötü huylu kolesteroldeki yükseklik, endotel altında yağ birikimi yaparak atar damarda kolesterol plağı geliştirip damar sertliğine neden olur.
  4. Sigara: Sigara içenlerde kalp hastalığı riski içmeyenlere göre 2 kat daha fazladır. Kalp krizi geçirme riski ise sigara içenlerde içmeyenlere göre 3-4 kat daha fazladır. Sigara, kötü huylu kolesterolün oksitlenme oranını yükselterek damar endotel zarı altına geçişini artırır. Mikropsuz yangıya neden olan faktörleri artırarak kolesterol plağında hacim artışı ve yapısının çatlama gibi akut komplikasyonlara meyilli hale getirir. Kanın akışkanlığını azaltır ve kan hücrelerin birbirine yapışma riskini yükseltir.
  5. Obezite: Metabolik sendroma yol açarak her türlü damar sertliği ile ilgili hastalık risklerini artırır. Obezite trigliseriti yükseltir, insülin direncini artırır. Ayrıca fiziksel hareketi kısıtlar ve tansiyon yüksekliğini beraberinde getirir. Fazla kilolarından kurtulan hastanın damar sertliği riski en aza iner.
  6. Fiziksel hareket azlığı: Fiziksel açıdan hareketsiz bir yaşam tarzı ile iskelet kasları zayıflar, insülin direnci artar, damar esnekliği azalır, kan basıncı yükselir, kişinin kendine güveni azalır ve depresyona eğilimi artar.
  7. Stres ve gerilim: Sürekli kısıtlı bir zamanda iş yetiştirmek zorunda olmak, üstleri tarafından azarlanma stresi, baskı, yoğun ofis temposunda çalışmak ve devamlı tartışma ortamında bulunmak, stres hormonları adrenalin ve kortizol’un kanda sürekli yüksek olmasına yol açar. Bu durum, kan basıncını ve nabzı yükseltir. İnsülin direncinde artışa neden olur. Ani stres atakları ise kalp krizlerini ve aritmileri tetikleyebilir.



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir