- Avon’dan yeni yılın neşesine yakışır hediye alternatifleri - 2 Aralık 2024
- NARS’ın ikonik ürünleri ile makyaja sihirli bir dokunuş - 2 Aralık 2024
- NYX Professional Makeup Buttermelt Blush ile 12 saat kalıcı renk - 2 Aralık 2024
3-9 KASIM ORGAN BAĞIŞI HAFTASI
Türkiye’de 24 bin 876 kişi, bağışlanacak bir organla hayata yeniden başlamanın hayalini kuruyor. Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Nefroloji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır, bu konuda yaşanan sorunları ve çözüm yollarını anlattı.
Bugün ülkemizde yaklaşık 25 bin kişinin kronik hastalıklar, travmatik kazalar ya da farklı nedenlerden ötürü gelişen son dönem organ yetmezliğiyle boğuşuyor. Ancak bekleme listesindeki hasta sayısıyla organlarını bağışlayanların sayısı arasında uçurum var!
Konunun önemini topluma anlatmaya yönelik çalışmalara rağmen, çözüme ulaşmada halen yeterli değiliz. Çünkü Türkiye’de 2016 yılında beyin ölümü gerçekleşen 1998 kişiden ancak 563’ünün ailesinin organ bağışını kabul ettiği biliniyor. Ne yazık ki, her yıl yaklaşık iki bin hasta ihtiyacı olan organı bulamadığı için hayatını kaybediyor.
Yeterince bağış yapılmıyor!
Ülkemizde böbrek, kalp, akciğer, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular başarıyla nakledilebiliyor. Nakil için gerekli organlar, ya beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların organlarının bağışlanması sonucu kadavra vericiden ya da organ nakli gereken hastaların yakınları ya da gönüllülerin bağışlarıyla elde ediliyor. Ancak sayılara bakıldığında geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen dört bin 922 organ naklinin, üç bin 644 tanesi canlı vericiden, bin 278 tanesinin kadavra vericiden yapıldığı görülüyor. Burada dikkat çekici olan ise, son beş yıllık sonuçlar karşılaştırıldığında, bu rakamlarda anlamlı bir değişim olmadığı.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, son beş yılda; beyin ölümü gerçekleşen sekiz bin 601 hastadan yalnızca iki bin 45’inden organ bağışı alınarak nakil gerçekleştirildi. Geride kalan altı bin kişi ise organ bağışı beklerken hayatını kaybetti. Yani yapılan tüm bilinçlendirme çalışmalarına rağmen 2017 yılı içinde beyin ölümü gerçekleşen bin 608 vakanın sadece 444’ünün organları bağışlandı.
Beyin ölümünde hayata dönme şansı yok
Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki farkın bilinmemesinin organ bağışını kısıtlayan en önemli engel olduğu düşünülüyor. Beyin ölümü ile bitkisel hayat kavramları birbirinden farklı. En önemli fark, bitkisel hayattaki hastaların solunumlarının devam etmesi. Bu hastalar aylar ya da yıllarca yaşamaya devam edebiliyor ve bazı durumlarda iyileşerek normale dönebiliyor. Beyin ölümünü, çok basit bir benzetmeyle vazodaki çiçeğe, bitkisel hayatı ise saksıdaki çiçeğe benzetebiliriz. Vazodaki çiçek istesek de istemesek de birkaç gün sonra solacak ve kuruyacak. Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmesi mümkün değil. Beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonra bu kişiler kadavra verici olarak adlandırılır. Bu donörlerde organlar, fonksiyonlarını kaybetmeden en kısa süre içerisinde organların alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi önem taşıyor.