- D&R’dan yeni yıla özel: Burçlara göre hediye rehberi - 24 Aralık 2024
- Yeni yılı renkli bir panayırla karşılıyor - 24 Aralık 2024
- Aşkın, şansın ve ışıltının zamanı! - 24 Aralık 2024
Migren, anksiyete ve depresyon ile yakın ilişkili
Evde uzun süre kapalı kalmak ve hasta olma korkusu migren hastalarını da zorladı. Sürekli kaygı, depresyon, kötü beslenme, sedanter hayat düzeni ve düzensiz uyku gibi etkenlerin migreni tetiklediğini belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Halide Rengin Bilgen Akdeniz, pandemi döneminde migren hastalarının ataklarının sıklaştığını ve bu nedenle başvuruların arttığını belirtti.
Migrenin anksiyete ve depresyon ile yakın ilişkili olduğunun altını çizen Akdeniz, sözlerine şöyle devam etti: “Pandemi dönemindeki, sürekli devam eden kaygı, endişe hali, sonunda depresyonu getiriyor. Kişi bu dönemde, keyifsizlik, isteksizlik ve moralsizliğin olduğu bir sürece giriyor. Bu durumda baş ağrılarının sıklık ve şiddetinde artma, günlük hayatın, aynı zamanda okul veya iş yaşamının kalitesinde düşüklükle sonuçlanıyor. Ancak maalesef migren hastalarının yüzde beşinden azı, ağrıların tedavisi ile ilgili bir uzmana başvuruyor.”
Bu dönemde uyku düzeni bozuldu
Migrenin uyku ile de çok sıkı bir ilişkisi olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Nöroloji uzmanı Dr. Akdeniz, “Migren hastalarının uyku ritminin değişmemesi çok önemli. Pandemi dönemi evde kalanların veya evden çalışanların birçoğunun uyku düzeni ne yazık ki bozuldu. Oysa uykunun yetersiz olması, fazla uyku, kişinin rutin uyku saatlerinin değişiklik göstermesi gibi her türlü uyku düzensizliği, migreni tetikleyebiliyor’’ dedi.
Bazı yiyecekler ataklara davetiye çıkarıyor
Migren ve beslenme ilişkisinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Halide Rengin Bilgen Akdeniz şunları söyledi: ‘’Migreni tetikleyen yiyecekler de var. İşlenmiş gıdalar (salam, sosis gibi), çikolata, aşırı kafein tüketimi, bazı alkollü içecekler, kızartma türü yiyecekler, bazı peynir türleri gibi pek çok gıda migreni tetikleyebiliyor. Aynı zamanda aspartam gibi yapay tatlandırıcılar, tiramin içeriği yüksek gıdalar, monosodyum glutamat katkı maddesi içeren gıdalar da, migren mekanizmasını oluşturan damarlarda önce vazokonstrüksiyon dediğimiz daralma ve ardından gelen genişlemeyi aktive ederek, migren atağının ortaya çıkmasına neden oluyorlar. Yiyeceklerin yanında kilo artışının da migren üzerine etkili olduğu değişik çalışmalarda gösterilmiş. Pandemi döneminde birçok kişide kilo artışı olduğunu gördük. Obez hastalarda migrenin, kronik forma, yani ayda 15 ve daha fazla atak sıklığının görüldüğü forma, dönüşme riski 5 kat daha yüksektir. Aynı zamanda insülin direnci olan hastalarda da yine migren atak sıklığının ve şiddetinin arttığı gözlenmiştir.”
Baş düşmanlarından biri hareketsiz yaşam
Hareketsiz yaşamın da migreni olumsuz etkilediğini ifade eden Akdeniz, “Pandemi süresince herkese ‘evde kalın’ çağrısında bulunduk. Tabi ki hareketsizlik, pek çok hastalıkta olduğu gibi, migreni de olumsuz etkiledi. Biz migren hastalarına ilaç tedavisi yanında, özellikle açık havada yürüyüş, egzersiz öneririz. Ancak bu dönemde hastalar, bu egzersizleri yapamadı. Sosyal mesafeyi korumak, maske takmak gibi önlemleri alarak, açık havada yürüyüş yapılmasını öneriyoruz. Migren hastalarında, fotofobi dediğimiz ışık duyarlılığı önemli. Parlak ışıklar ve güneş ışığı atakları tetikleyebilir. Güneş ışınlarının dik olduğu saatlerde yürümemeleri, yürüyüş esnasında kendilerini geniş bir şapka, güneş gözlüğü ile korumaları önemli” şeklinde konuştu.