Kanser tedavisinde yepyeni bir dönem
İmmünoterapi, artık sadece deneysel bir yöntem değil. Klinik sonuçlarıyla yaşam süresini ve tedavi başarısını artıran bir yaklaşım!
Farklı kanser türlerinde immünoterapinin etkisini ortaya koyan yeni veriler, 9. Ulusal İmmünoterapi ve Onkoloji Kongresi’nde paylaşıldı. Kansere karşı en güçlü silahın vücudun bağışıklık sistemi olduğunu söyleyen uzmanlar, umut verici açıklamalar yaptı.
Uzun yıllar boyunca kanser tedavisinde hedef hep aynıydı: Tümörleri yok etmek. Ancak bilim, kanserle savaşta vücudun savunma sistemine güveniyor. Bağışıklık sistemini kansere karşı yeniden programlayan immünoterapi, hastalara daha uzun ve kaliteli bir yaşam sunmakta.
Onkoloji ve İmmünoterapi Derneği tarafından düzenlenen 9. Ulusal İmmünoterapi ve Onkoloji Kongresi 29 Ekim-2 Kasım arasında Limak Cyprus Deluxe Otel Bafra’da gerçekleşti. 800’ün üzerinde bilim insanının katıldığı kongrede 30 bilimsel oturum düzenlendi.
Türkiye’de tıbbi onkoloji alanındaki gelişmeleri değerlendiren Onkoloji ve İmmunoretapi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Fatih Selçukbiricik, tıbbi onkolog sayısının arttığını söyledi. “Artık Faz-1 merkezlerinin sayıları da artıyor ve altyapıları geliştiriliyor. Pek çok Avrupa ülkesinden ilerideyiz. İlaca erişim konusunda sıkıntı yok” şeklinde konuştu.
“Tedaviye dirençli meme kanserinde immünoterapi ile yaşam süresi uzuyor”
Prof. Selçukbiricik, immünoterapinin meme kanseri tedavisi üzerindeki etkileri hakkında önemli açıklamalar yaptı:

“Meme kanserinin üçlü negatif alt tipi (Triple negatif Breast Cancer-TNBC), tedaviye en dirençli tür. Tüm meme kanserlerinin yüzde 10-15’i üçlü negative meme kanseri teşhis alıyor. Genellikle genç yaşta ortaya çıkıyor ve hızlı ilerleme eğilimi gösteriyor. Klasik kemoterapiyle geçici başarılar sağlansa da tekrarlama oranları yüksek. Yeni tedavi yaklaşımları büyük önem taşıyor.
‘New England Journal of Medicine’ dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, Pembrolizumab etken madde içeren ve halk arasında ‘bağışıklık sistemini harekete geçiren olarak bilinen immünoterapi ilacı’, üçlü negatif meme kanserinde bağışıklık sisteminin gücünü yeniden devreye sokuyor. Vücudun savaşçıları olarak nitelendirilen T lenfositlerinin yeniden kanser hücrelerini tanımasını ve yok etmesini sağlar. Vücudun doğal savunma sistemine ‘kanseri tanı ve savaş’ komutunu verir. Bu tedavi yalnızca tümörü hedef almakla kalmıyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemine uzun süreli bir öğrenme etkisi kazandırarak hastalığın tekrar etmesini geciktiriyor ya da azaltıyor.”
- Pembrolizumab’ın tam tümör yanıt oranını yüzde 51’den yüzde 65’e çıktı. Böylece yüzde 14’lük bir iyileşme sağladığı gösterildi.
- Bir diğer çalışmada ise ileri evre veya vücuda yayılan üçlü negatif meme kanseri hastalarında Pembrolizumab ve kemoterapi kombinasyonu, yaşam süresini 16.1 aydan 23.0 aya çıkardı. 7 aylık bir fark sağladı.
Bu tedavi, Türkiye’de ruhsatlı olup, meme kanseri dahil birçok tümörde SGK geri ödeme listesinde yer almaktadır.
Prof. Dr. Özge Gümüşay: Yenilikçi ilaçlar ile tedaviye yanıt arttı
“Hedefe yönelik tedaviler, yüksek etkinlik ve daha az yan etki gibi önemli avantajlar sağlıyor” diyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, yeni nesil ilaç tedavisinin detaylarını paylaştı:

“Trastuzumab Derukstekan etken maddesini içeren hedefe yönelik ilaç tedavisi, özellikle agresif seyirli meme kanseri hastalarında umut verici sonuçlar ortaya koydu. Tedavi, metastatik veya cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmayan, mevcut tedavilerden yanıt alamayan hastalarda uygulandı.
‘The Lancet Oncology’ ve ‘The New England Journal of Medicine’ dergilerinde yayımlanan çalışmalarda, uygun hastalarda hastalıksız yaşam süresini uzattı. Ayrıca tedaviye yanıt oranları anlamlı şekilde arttı. Bu gelişme, metastatik meme kanseri yönetiminde yeni bir dönemin başlangıcına işaret etmektedir.
Trastuzumab Derukstekan tedavisi, HER2 pozitif meme kanser hücrelerini hedef almakta. Ve bu hücreleri yok etmek için kemoterapi ajanını doğrudan hücreye taşımakta. Bu tedavide, antikor meme kanserindeki HER2 pozitif hücrelere bağlandıktan sonra ilaç ve antikor bileşeni hücre içine alınmakta. Hücrenin bölünerek çoğalmasını engeller, böylece kanser hücrelerinin ölümü sağlanır.
- HER2 pozitif meme kanserli hastalarda hastalığın ilerlemeden geçen süresini ortalama yaklaşık 1.5 yıl kadar uzattığı
- HER2 düşük alt tipte ise ilerlemesiz sağkalımı birkaç aydan yaklaşık 10 aya çıkardığı saptanmıştır.
Türkiye’de uygun kriterleri taşıyan meme kanseri hastalarının tedavisinde kullanım için SGK tarafından ruhsatlandırıldı. Geri ödeme süreci için başvuru yapıldı.
Prof. Dr. Erdem Göker: Tümör ‘altın vuruş’ ile yok ediliyor

Son yıllarda, bağışıklık sistemini hedef alan yeni nesil immünoterapi yöntemleri ile akciğer kanseri tedavisinde sevindirici dönemin başladığını söyleyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Erdem Göker “Atezolizumab tedavisinin, ‘Lancet Oncology’ ve ‘New England Journal of Medicine’ dergilerinde yayımlanan çalışmalar sonucunda, ileri evre akciğer kanseri hastalarında hem yaşam süresini uzattığı hem de yaşam kalitesini artırdığı gösterilmiştir” dedi.
Bilimsel veriler, Atezolizumab’ın ileri evre akciğer kanseri hastalarında yaşam süresini ortalama 6-8 ay kadar uzattığını göstermektedir. Bazı hastalarda bu süre çok daha uzun olabilmekte ve tedaviye verilen yanıt yıllarca sürebilmektedir. Atezolizumab, SGK geri ödeme listesinde yer alıyor.
Prof. Dr. Ahmet Taner Sümbül: Kombine tedavi ile hastalığın ilerleme riski azalıyor
Bağışıklık sisteminin akciğer kanseriyle savaşma gücünü artıran, iki önemli immünoterapotik ajanı içeren kombine tedavi, kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçmasını engelliyor. Aynı zamanda vücudun komandoları olan T hücrelerinin çoğalarak vücudun tedaviye yanıt gücünü artırıyor.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taner Sümbül, tedavi hakkında şunları söyledi: “Nivolumab ve Ipilimumab etken madda içeren ilaç tedavileri, bağışıklık sisteminin kanserle savaşma gücünü artıran iki immünoterapi. Nivolumab, T hücrelerinin üzerindeki PD-1 reseptörünü hedef alarak kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçmasını engeller. İpilimumab ise CTLA-4 adlı başka bir kontrol noktasını bloke ederek T hücrelerinin çoğalmasını ve daha güçlü bir yanıt vermesini sağlar. Bu iki ilacın kombinasyonu, bağışıklık sistemini iki farklı noktadan aktive ederek kanserle mücadelede sinerjik bir etki oluşturur.
- ‘The New England Journal of Medicine’da yayımlanan CheckMate-227 adlı Faz 3 çalışmaya göre, metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastalarında bu tedavi kombinasyonu kemoterapiye kıyasla ortalama yaşam süresini 14.9 aydan 17.1 aya yükseltti.
- Beş yıllık takip analizine göre, hastaların yaklaşık yüzde 25’i hayatta. Bu oran kemoterapi kolunda yüzde 13.
- ‘Journal of Clinical Oncology’de yayımlanan CheckMate-9LA çalışmasında ise bu kombinasyona kısa süreli kemoterapi eklendi. Ve tedavinin etkinliği arttı, iki yıllık sağkalım oranı yüzde 38’e ulaştı.
- Klinik veriler, bu kombinasyon ile tedavi gören hastalarda yaşam süresinin 1.5 kata kadar uzadığını göstermekte. Ve hastalığın ilerleme riskinin yüzde 30’un üzerinde azaldığını ortaya koymakta. Bazı hastalarda tedavi kesilse de uzun süre hastalık kontrolü sağlamaktadır.
Bu kombinasyon tedavisi, Türkiye’de 2020 yılında ruhsat almış ve 2025 Temmuz ayı itibariyle SGK geri ödeme listesine dahil edilmiştir.
Prof. Dr. Çağatay Arslan: Yenilikçi tedavi ile yaşam süresi arttı
Dünya genelinde her yıl yaklaşık 600 bin kişi mesane kanseri tanısı alıyor. Türkiye’de ise yılda ortalama 9 bin yeni vaka bildiriliyor. Klasik tedaviler, çoğu zaman geçici fayda sağlarken hastalığın kontrol altına alınmasında yetersiz kalıyor.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Arslan, yeni bir tedavinin durumu değiştirdiğini anlattı:
“Avelumab etken maddeli yeni tedavi, vücudun kendi bağışıklık sistemini kansere karşı yeniden harekete geçiren bir immünoterapi. Kanser hücreleri, PD-L1 adlı bir protein üreterek bağışıklık hücrelerinden gizlenmeyi başarır. Bu protein, bağışıklık hücrelerinin kanserli hücreleri tanıyıp yok etmesini engeller.
Bu tedavi, PD-L1’i hedef alarak bu ‘gizlenme kalkanını’ ortadan kaldırır. Böylece bağışıklık hücreleri, kanser hücrelerini yeniden tanır. Ve vücut kendi savunma gücüyle kansere karşı savaşmaya başlar.
Tedavinin etkinliği, ‘The New England Journal of Medicine’ dergisinde yayımlanan JAVELIN Bladder 100 adlı büyük bir klinik çalışmada kanıtlandı.
Bu tedaviyi alan grupta:
- Genel yaşam süresi yüzde 31 oranında uzadı
- İki yıllık sağkalım oranı yüzde 48’e ulaştı
- İleri evre mesane kanseri hastalarında yaşam süresini ortalama 21 aya kadar uzadı
Bu yenilikçi tedavi, 2023 yılı itibarıyla SGK geri ödeme listesine dahil edilmiştir.
Doç. Dr. Şahin Laçin: İlk uzun dönem yaşam avantajı sağlayan tedavi
Türkiye’de nadir görülen safra yolları kanserleri, agresif seyirli yapısıyla dikkat çekiyor. Yüksek ölüm oranı nedeniyle onkolojide en zorlu hastalık gruplarından biri olmaya devam ediyor.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Şahin Laçin, “Erken tanı zor olduğu için yeni ve etkili tedavilere erişim ileri evredeki hastaların yaşam süresini uzatmada kritik rol oynuyor” dedi. Laçin, ilk kez uzun dönem yaşam avantajı sağlayan yeni immünoterapi tedavisi hakkında bilgi verdi:
“Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıyarak aktif hale gelmesini sağlar. Böylece vücudun kendi savunma mekanizması, kanser hücrelerini tanıyor. En özel ve güçlü doğal yollarla yok etmeye başlıyor.
Tedavinin etkinliği ilk defa ‘The Lancet Gastroenterology & Hepatology’ adlı dergide uluslararası TOPAZ‑1 Faz 3 çalışmasıyla kanıtlanmıştır. Bu çalışmada, gemcitabin ve sisplatinle gibi kemoterapi ajanları ile uygulanan immünoterapi tedavisi, sadece kemoterapi kullanılmasına kıyasla hastaların beklenen yaşam süresini anlamlı şekilde uzatmıştır.”
- Sağkalım süresi yeni nesil tedavi şekli ile 12.9 aya yükseldi. Sadece kemoterapi kolunda ise 11.3 ay olarak kaldı.
- 2 yıllık sağkalım oranı bu tedavi grubunda yaklaşık yüzde 25 oldu. Kemoterapi grubunda yüzde 10 civarında kalmıştır.
Bu immünoterapi, 2022 yılında ruhsatlandırılıp, 2024 itibarıyla SGK geri ödeme kapsamına alındı.
Prof. Dr. İsmail Ertürk: Metastatik prostat kanseri kontrol altında!
Metastatik prostat kanseri tedavisindeki gelişmeler ile hastalık uzun süre kontrol altında tutulabiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İsmail Ertürk, bu gelişmeleri anlattı:

“Yeni nesil testesteron baskılayıcı tedaviler, genetik hedefli ilaçlar ve radyonüklid tedaviler sayesinde hastaların yaşam süresi uzuyor. Ortalama genel sağkalımlar, yaygın hastalığı olanlarda bile 5 yılın üzerine çıkıyor.
‘New England Journal of Medicine Dergisi’nde yayımlanan klinik çalışmada, standart hormon baskılama tedavisine Apalutamit etken maddeli ilaç eklendiğinde şu sonuçlar elde edilmiştir:
- Genel yaşam süresi yüzde 35 oranında uzamıştır.
- Hastalığın ilerleme riski yüzde 52 azalmıştır ve yaşam kalitesi korunmuştur.
- Yaşam süresi 1.5 kata kadar uzamakta ve hastalığın ilerlemesi yaklaşık 2 yıl gecikmektedir.
DNA onarım genlerinde mutasyon taşıyan hastalarda kullanılan PARP inhibitörleri, kişisel tedavi anlayışını güçlendiriyor. Her hastanın tümörünü genetik açıdan analiz etmek artık standart hale geldi. Bu sayede tedavi, hastalığın moleküler özelliklerine göre planlanabiliyor.”
Yeni nesil testosteron baskılayıcı ilaçlar ve radyonüklit tedaviler ülkemizde SGK tarafından ruhsatlandırıldı. Geri ödeme kapsamında olan bir tedavi.









