KAPALI VE KALABALIK ORTAMLAR VEREM RİSKİNİ ARTIRIYOR!

DÜNYA TÜBERKÜLOZ GÜNÜ

İnatçı öksürük, kanlı balgam çıkarma, gece terlemeleri, iştahsızlık, kilo kaybı ve halsizlik gibi belirtilerle ortaya çıkan verem, damlacık yoluyla bulaşıyor. Tüm dünyada yaklaşık iki milyar, ülkemizde ise 12-15 milyon kişi verem mikrobu taşıyor. Bağışıklık sisteminin zayıflaması hastalığa zemin hazırlarken, tedavinin aksatılması mikrobun dirençli hale gelmesine yol açıyor.

Memorial Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Metin Özkan, Dünya Tüberküloz Günü nedeniyle hastalığı ve tedavi yöntemlerini anlattı.

Dünya nüfusunun üçte birinin verem mikrobu taşıdığı tahmin ediliyor. Türkiye’de bu taşıyıcılarda yeni hastalık ortaya çıkma oranı 100 binde 17.

Tüberküloz ya da halk arasında bilinen adıyla verem, mikrobik bir hastalıktır. Mikrobu alan herkes hasta olmaz, yıllarca vücutta uykuda kalabilir ve bağışıklık sistemi zayıfladığında,  hastalığa dönüşebilir. Mikroplar, genellikle akciğere ve akciğere alındıktan sonra kan veya lenf yoluyla diğer organlara geçebilir. Kemiklere, lenf bezlerine, böbreklere ve bazen beyine kadar gidebilir. Veremli bir kişinin kullandığı bardak, kaşık, tabak gibi malzemeleri kullanmakla, ya da kan yoluyla bulaşma olmaz.

Böbrek ya da kemik ağrıları olabilir

Çoğunlukla akciğerler tutulduğu için belirtileri de akciğerle ilgilidir. 2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye yanıt vermeyen öksürük, sık sık balgam çıkarma, balgamda kan görülmesi, ateş, gece terlemeleri, iştahsızlık, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, bazen göğüs ve sırt ağrıları gibi belirtilerle ortaya çıkar.

PPD testinin pozitif çıkması

Verem belirtileriyle doktora başvuran hastalarda tanı için yapılması gereken, akciğer filminin çekilmesidir. Balgamda mikrop araması da yapılır. Bir de PPD cilt testi var ama  pozitif çıkması mutlaka hastalık olduğu anlamına gelmez.

Bebeklere doğumdan 1-2 ay sonra verem aşısı denilen BCG aşısı uygulanır. Bebekken aşı yapılmış kişilerde de PPD testinin pozitif çıkması kişinin hasta olduğu anlamına gelmez. Aşı yapılmaması durumunda çocuklar verem mikrobuna karşı savunmasız kalacağı için mikrop tüm organlara yayılarak ölümcül hale gelebilir.

İlaçlar düzenli ve kesintisiz kullanılmalı

Verem tanısı alan hasta, ilgili merkezlere yönlendirilir. Buradan ilaçlarını alır ve düzenli kontrollerini yaptırır. Tedaviye en az dört ilaçla başlanır ve dozları hastaya göre ayarlanır. İki ay sonra ikili ilaca düşülür. Toplam tedavi altı ay sürer. İlaçlar düzenli olarak kullanılmazsa, direnç gelişebilir. Bu durum kanserden daha tehlikelidir.

İlaca dirençli hale gelmiş verem, hastanın çevresindeki kişiler açısından da büyük tehlike oluşturur. Dirençli tüberkülozda tedavi süresi iki yıla kadar uzayabilir.

Çocuklarda çok hızlı ilerliyor

Verem tedavisinde kullanılan ilaçlar bulantı gibi yan etkilere ve karaciğer rahatsızlıklarına yol açabilir. Bu nedenle ilaca başlandıktan bir hafta sonra mutlaka karaciğer fonksiyonlarına bakılmalı. Bir diğer önemli konu; kişiye verem tanısı konulduktan sonra tüm ailesinin ve yakın çalışma arkadaşlarının taramadan geçmesidir. Bu tarama akciğer filmi veya deri testiyle yapılabilir. Veremli kişiyle aynı evde yaşayan çocukların 3-6 ay süreyle koruyucu tedavi olarak ilaç kullanmaları gerekir. Hastalık çocuklarda yetişkinlerdeki gibi hemen belirti vermez ve çok hızlı ilerler.

 

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir