Türkiye’de orta yaş grubu yaşlanmaya hazır değil!

AgeSA ‘Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?’ Araştırması

AgeSA’nın toplumun yaşlanmaya hazırlığına rehber olmak ve toplumda oluşan yaşlılık özelinde negatif algıyı pozitife çevirmek amacıyla 2019 yılında başlattığı “Her Yaşta” Projesi’nin, 5. yılına özel olarak ‘Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?’ araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 35-55 yaş arasındaki orta yaş grubunun yaşlanmaya yönelik bakış açısını, hazırlıklarını ve beklentilerini ele alan araştırmanın sonuçlarına göre;

Türkiye’de orta yaş grubu bireyler;

  • Yaşlılığa kendini hazır hissetmiyor ve hazırlanmıyorlar.
  • Yaşlılığa ilişkin en büyük kaygıları sağlık, hareketlilik ve zihinsel zindelikle ilgili.
  • Emekliliğe hazır değiller. Finansal ve sosyal açıdan yeterli hazırlık yapmıyorlar.
  • Yaşlılıkla ilgili belirgin bir hayalleri yok. Kendi ebeveynlerinden farklı bir yaşlılık hayal etmiyorlar.
  • Yaşlılıkta sakin bir hayat istiyorlar ama büyük şehir olanaklarından da vazgeçmiyorlar.

‘Türkiye artık genç bir ülke değil’

AgeSA Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca; “Türkiye, çok uzun yıllar genç nüfusuyla tanınıyordu. Ancak giderek daha hızlı bir şekilde yaşlanan toplumlar arasına katıldık. Türkiye’de yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı 2023’te yüzde 10,2’ye çıkarak BM kriterlerine göre ‘yaşlanmakta olan ülke’ statüsünde yer almaya başladı. Yaşlanan nüfus için toplumsal ve bireysel ölçekte hazırlık yapmak çok önemli. Ekonomimizin, hukuk ve sosyal güvenlik sistemlerimizin, kentlerimizin ve en önemlisi vatandaşlarımızın yaşlanma sürecine hazırlığı çok önemli. Artan yaşlı nüfus ve yükselen refah beklentileri, ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerinin finansal sürdürülebilirliğini risk altına sokmaya başladı. Tüm bunlar dikkate alındığında ülke tasarruflarının büyümesi açısından BES’in önemi de günden günde artıyor. Biz bir Bireysel Emeklilik ve Hayat Sigortası şirketi olarak, ülke tasarruflarının artması ve bireylerin yaşlılık dönemine finansal hazırlık yapmaları konusunda misyonumuzu yerine getiriyoruz” dedi.

AgeSA Hayat ve Emeklilik Pazarlama ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek ise şunları söyledi: “Her Yaşta projesi kapsamında 5 yıldan bu yana toplam 38 milyon kişiye eriştik. Yaşlılıkla ilgili kalıplaşmış negatif algıları yıkmaya ve yaşlanmaya hazırlık konusunda rehber olmaya devam edeceğiz. Yaşlı bireylerin bağımsız ve aktif bir yaşam sürme arzularını destekleyerek onlara özgüven ve umut aşılamayı hedefliyoruz. Bu anlamda orta yaş grubunu yaşlanmaya hazırlık konusunda teşvik edeceğiz. 2021 yılında hayata geçirdiğimiz şimdiye dek 12 sivil toplum projesini desteklediğimiz Her Yaşta Fonu ile yaşlanmaya hazırlık ve yaşlı bireylerin desteklenmesine yönelik sivil toplum projelerini hibe desteği sunmaya devam edeceğiz. Bu projelerin sayısının artması, yaygınlaşması ve konularının derinleştirilmesi öncelikli hedeflerimiz arasında. ”

Türkiye nasıl yaşlanacağını bilmiyor

Türkiye yaşlanma sürecini görmezden geliyor ve bu durumu doğal akışına bırakıyor. İyi yaşlanma alışkanlıkları ise ya bilinmiyor ya da erteleniyor. TÜİK’in verilerine göre bugün 50 yaşından olan biri için ortalama tahmini yaşam süresi 80.1. Kadınlar 82.3, erkekler ise 77.8 yaşına kadar yaşıyor. Kadınlar erkeklerden belirgin düzeyde daha uzun yaşıyor fakat erkekler daha iyimser. Kadınlara kaç yaşına kadar yaşayacaklarını tahmin ettiklerini sorduğumuzda kadınların cevabı 72.4, erkeklerde bu cevap 75.4.

Yaşlılık hayalleri kısıtlı

Yaşlılıktan beklentiler var, fakat gerçekleşeceğine dair inanç düşük. Genellikle hayaller emeklilik sonrasına erteleniyor. En çok tercih edilen yaşlılık hayali doğal ve sakin bir yaşam alanına yerleşmek. Bununla birlikte, hareketlilikten ve sosyallikten vazgeçmek istemeyen bir kesim de var. Bu, kırsal hayatın sakinliğini isteyip büyük şehrin olanaklarından da vazgeçmek istemediklerini gösteriyor.

Orta yaş emekliliğe hazır değil

Emeklilik dönemi için ekonomik kaygılar oldukça güçlü. Katılımcıların %45,4’ü emekli maaşlarının düşük olacağını düşünüyor. Emeklilik, çalışma hayatını sonlandırmakla eşleşiyor. Katılımcıların sadece %58’i 65 yaşından önce çalışmayı bırakmayı planlıyor. Katılımcıların yalnız %29’u emekliliğe hazır olduğunu belirtiyor. Yarısından fazlası yaşlılıkla ilgili herhangi bir hazırlık yapmıyor. Eğitim düzeyi yüksek olan bireylerin ise emekliliğe yönelik kaygıları daha düşük. Hazırlıkları ise daha fazla. Bu da, eğitim seviyesinin önemli bir etken olduğunu gösteriyor.

Yaşlılarla ilgili algı olumsuz

Katılımcılar, günümüz yaşlılarını genellikle huysuz, sinirli ve sabırsız olarak tanımlıyor. Ve sağlık ve ekonomik sorunların altını çiziyor. Bu olumsuz algı, kuşaklar arası iletişim eksikliğinin göstermekte. Öte yandan, orta yaş grubundaki bireyler, kendi yaşlılıklarını daha olgun, akılcı, sabırlı ve saygın bir şekilde hayal ediyorlar. Ancak, yaşlanma, sadece bir olgunlaşma ve iyileşme süreci olarak değil. Aynı zamanda ölüm, hastalık, yalnızlık ve ekonomik yetersizlik şeklinde algılanıyor. Bu olumsuz düşünceler, yaşlılıkla ilgili kaygıları pekiştiriyor.

Araştırma, katılımcıların uzun yaşamak istediğini, ancak %54’ünün bu hedef doğrultusunda herhangi bir çaba göstermediğini gösteriyor. Uzun yaşamın sırrı çoğunlukla refah, sağlık, beslenme ve doğallık ile ilişkilendirilirken, yaşam amacı ve sosyal aktiviteler gibi unsurlar ikinci planda kalıyor.

En büyük kaygılar sağlıkla ilgili 

Yaşlılık konusunda geçmişte olduğu gibi bugün de negatif çağrışımlar baskın durumda. Yaşlılık; ölüm, hastalık ve yalnızlık gibi olumsuz kavramlarla ilişkilendiriliyor. Sakinlik ve yalnızlık gibi yeni çağrışımlar da güç kazanmaya devam ediyor. Katılımcıların yaşam memnuniyeti ve geleceğe dair umut düzeyleri düşük seyrederken, kaygı düzeyleri ise ortalama bir seviyede bulunuyor. Yaşlılık, katılımcılar tarafından kolay geçeceği düşünülmeyen bir süreç olarak değerlendiriliyor. Kendi yaşlılıklarının bugünün yaşlılarından çok farklı olmayacağı görüşünü benimsemiş olsa da, genel olarak daha iyimser bir yaklaşım sergiliyor. Katılımcıların en büyük kaygıları sağlık, hareketlilik ve zihinsel zindelikle ilgili. Sağlık sorunlarından endişe edenlerin oranı %54, hareket kısıtlılığından kaygı duyanların oranı ise %51. Ayrıca, zihinsel zindeliğin azalması konusunda endişe duyanların oranı %47.

Araştırmaya göre, katılımcıların %55’i bağımsız ve kendine yeterli bir yaşlılık geçirmeyi arzu ederken, yalnızca %8’i ev dışı bakım hizmetini tercih ediyor. Ayrıca, %65’lik bir kesim, çocuklarından bakım beklemek yerine, karşılıklı destek sağlayacakları bir ilişki kurmayı tercih ediyor.

Araştırma sonuçlarına göre, torun bakımı, yaşlılıkla güçlü bir şekilde ilişkilendiriliyor. Katılımcıların %43’ü torun bakımı konusunda kısmen hevesli, %52’si ise bu konuda daha arzulu olduklarını belirtiyor.

‘Yaş 35 Yolun Yarısı’ geçerli

Yaşlılık, katılımcılar tarafından 50 yaşından sonra başlamış olarak algılanıyor. Gençlik yılları, en sevilen dönem olarak öne çıkıyor. 30 yaş altı yıllar, az sorumluluk, çok özgürlük olarak hatırlanıyor. Ancak, ömür uzadıkça 35 yaşın ‘yolun yarısı” olarak kabul edilmesi de devam ediyor. Hayatın en sevilen yaşları; sorumluğun daha az, özgürlüğün daha fazla olduğu gençlik yıllarına ait. İlk sırada 20 yaş, sonra 30 yaş var. 18 yaş ise üçüncü sırada yer alıyor.

Araştırmanın detaylarına www.heryasta.org sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir