- Avon’dan yeni yılın neşesine yakışır hediye alternatifleri - 2 Aralık 2024
- NARS’ın ikonik ürünleri ile makyaja sihirli bir dokunuş - 2 Aralık 2024
- NYX Professional Makeup Buttermelt Blush ile 12 saat kalıcı renk - 2 Aralık 2024
Tütünün öldürdüğü 70 yıldır biliniyor
Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı ve Dernek Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Osman Elbek, ‘sarmalık kıyılmış tütün, makaron, yetki belgesiz satış’ tartışmaları üzerine bir açıklama yaptı. Uzmanlar, “Tütün kontrolü yükümlülükleri dikkate alınmadan sürdürülen tartışmaların tütün tüketimi ve ilişkili hastalıkların artmasına neden olacağı endişesini taşımaktayız” dedi.
Prof. Dağlı, Türkiye’de 2011 yılından beri artan tütün tüketiminin 2019’da rekor kırdığını belirtti. Dağlı, “İç piyasada 2019’da 119.747.102.254 adet bandrollü sigara satışı yapılmıştır. Tahmini 5 milyar adet kaçak sigara ile 20 milyar adetten az olmamak üzere sarmalık kıyılmış tütünden mamul sigaraları da var. Hepsini eklediğimizde, tüketilen sigara miktarının toplamda 145-150 milyar adede ulaştığı hesaplanmaktadır. Geçen sene tütün mamullerinden 50.3 Milyar TL ÖTV geliri elde edilmiştir. 2020 bütçe hedefi 64.8 Milyar TL olup, 2020 yılının ilk 5 ayında 22.1 Milyar TL tahsilat gerçekleştirilmiştir. Sigarada nispi ÖTV yüzde 67’ken sarmalık kıyılmış tütünde yüzde 40 olarak belirlenmiştir” şeklinde konuştu.
Tütünün yerlisinin de yabancısının da kullanıcısının yarısını öldürdüğüne dikkat çeken Dağlı, “Tütün tüketimi arttıkça, gelir de artar gibi görünse de tütün kullanımının yol açtığı, enfeksiyon, kanser, kalp-damar hastalıkları, felç, KOAH gibi hastalıkların tedavisi vergi gelirinin çok üzerinde maliyet gerektirmektedir” dedi.
Uygulanmayan ancak taraf olunan uluslararası sözleşme
Türkiye, 2004 yılında Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesine (TKÇS) taraf oldu. Dağlı, sözleşme hakkında şu bilgiyi verdi: ‘Tütün Üretimine Alternatif Ürün ve Ekonomik Faaliyet’ başlıklı 17’nci maddesi; tütün üretiminden vazgeçen ve/veya vazgeçecek üreticilerin alternatif tarımsal ürünlere veya ekonomik faaliyetlere geçişlerini destekleyerek sürdürülebilir geçim yollarının geliştirilmesini sağlayabilmek açısından gereken tedbir ve uygulamaları kapsamaktadır. Ancak maalesef Türkiye bu uygulamaları yeterince yerine getirmemiştir. Alternatif politika ve tedbirlerin başarısızlığı ve sürdürülmemesi, sarmalık kıyılmış tütüne olan talebin artmasına neden olmuştur.”
Sarmalık kıyılmış tütün artışı ve yasallaşması
Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek ise, yetkisiz tütün ticareti yapanlara yönelik cezaların bir kez daha uzatılması ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu uzatma süresinin nedenleri anlaşılamamıştır. Sarmalık kıyılmış tütün mamulü üretiminde kullanılan tütünlerin üretimi ticari amaç olmaksızın ve 50 kilogramı aşmayacak miktarda üreticinin şahsi tüketimi için sarmalık kıyılmış tütün elde etmesine izin veren değişiklik ile idari para cezalarının kademelendirilerek azaltılması kayıt dışı üretimi daha da artırmıştır. 2014 yılında yapılan düzenlemeyle sarmalık kıyılmış tütün ile birlikte satılması zorunlu olan makaronun ayrı olarak ambalajlanarak piyasaya arzının serbest bırakılması tüketimi tetiklemiştir. Yasa dışı ticari faaliyete konu olan kayıt dışı tütün piyasası, son 10 yıl içinde üreticisine, komisyoncusuna, satıcısına, çoğunlukla düşük ve orta gelir grubuna dahil nihai tüketicisine kazanç ve avantaj sağladığı için katlanarak büyümüştür.”
Elbek, çalışmanın siyasi partiler arasında görüş farkı olmadığını ortaya koyduğunu söyleyerek, şunları söyledi: “Bütün siyasi parti temsilcileri seçildikleri takdirde tütün tarımını nasıl destekleyecekleri konusunda vaatlerde bulunmuşlardır. Süreçte tütün kontrolü ve sağlık açısından değinen siyasi parti temsilcisine saptanmamıştır. Tütün üretim bölgesinin milletvekili meclis konuşmasında sarmalık tütün üreticilerinin vergiden muaf olmasını ve her türlü desteği almasını talep etmektedir. Türkiye’de üretilen sigaralarda kullanacak yerli tütün oranları konusundaki vaatler gerçekçi bulunmamaktadır. Türkiye, tütün sektörünü 2000 yılında IMF ve Dünya Bankası dayatması ile yeniden düzenlediğinde, iç pazarı ulus ötesi firmalara teslim etmişti. 20 yıl sonra verilen vaatlerin yine bu firmalarına yarayacağı endişesini taşımaktayız. Ülkemizdeki tütün sektörünün kazananı hep ulus ötesi firmalar, kaybedeni de hastalanan halkımız olmuştur.”