Yeni yıl bazıları için bir muhasebe zamanı!
Birçok insan için yeni yıl beklenen ferahlığı getirmiyor. Hatta huzursuzluk ve hüzün hissi kapılanları sayısı bir hayli fazla. Bu durum ‘yıl dönümü depresyonu’ olarak adlandırılıyor ve çoğu zaman dile getirilmiyor. Çünkü yeni yıl mutlu olunması gereken bir dönem olarak algılanıyor. ‘Yeni yıl, yeni umutlar’ söylemi o kadar güçlü ki, bu dönemde iyi hissetmemek adeta bir kusur gibi algılanıyor. Oysa ruh sağlığı açısından bakıldığında yılbaşının herkes için aynı duygusal karşılığı olması beklenmiyor.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatma Arkaz, bu depresyon türü hakkında bilgi verdi:
Takvim değişimleri insan zihni için sembolik eşiklerdir ve yeni yıl ise belki de bunların en güçlüsüdür. Geçmiş yıl ister istemez gözden geçirilir; yapılanlar, yapılamayanlar, ertelenen hayaller… Bu içsel muhasebe bazı kişilerde motive edici olabilirken, bazıları için oldukça ağır bir yük haline gelir.
- “Geçen yıl nerede olmalıydım?”
- “Bu yaşta hala neden buradayım?”
- “Zaman benden hızlı mı geçiyor?”
Bu sorular özellikle zor bir yıl geçiren bireylerde, kendini yetersiz hissetme ve başarısızlık duygusunu derinleştiriyor. Oysa hayat takvim yılına sığmayacak kadar karmaşık ve inişli çıkışlıdır.
Mutluluk baskısı göründüğünden daha yorucu
Sosyal çevrede, reklamlarda ve özellikle sosyal medyada sürekli olarak neşeli, üretken ve umut dolu bir ruh hali idealize ediliyor. Bu tabloya bakıp kendini öyle hissetmeyen kişi, suçluluk yaşıyor. ‘Herkes mutlu, bir ben mi böyleyim?’ düşüncesi sessizce zihne yerleşiyor. Oysa psikolojide biliyoruz ki bastırılan her duygu, başka bir yerden daha güçlü geri dönüyor.
Kutlamanın gölgede kalan yüzü
Bu dönem insanlarda, ‘sosyal medyada karşılaştırma’ ihtiyacını zirveye taşıyor. Kalabalık sofralar, seyahatler, büyük hedefler… Ekrandaki hayatlarla kendi yaşamını kıyaslamak çoğu zaman kişinin kendini eksik ve geride hissetmesine neden oluyor. Unutulan şey ise, sosyal medyada gördüğümüz şey hayatın tamamı değil! Seçilmiş anların vitrini… Ama duygular bu mantıksal bilgiyi her zaman dikkate almıyor.
Yılbaşı sonrası sessiz kaygı oluşabiliyor
Yılbaşı geçtikten sonra ortaya ‘sebepsiz huzursuzluk’ da çıkabiliyor. Kutlamalar bitiyor, gündelik hayat geri dönüyor. İşler, borçlar, sorumluluklar, belirsizlikler… Tüm bunlar yeni yılın ilk günlerinde yoğun bir kaygı hissi yaratıyor. Bu, zihnin tekrar gerçeklikle temas kurma sürecidir ve oldukça yaygındır.
Bu dönem özellikle yalnız yaşayanlar, yakın zamanda kayıp yaşayanlar, ekonomik ya da mesleki belirsizlik içindeki bireyler için daha zorlayıcıdır. Daha önce depresyon ya da kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde ise belirtiler yeniden alevlenebiliyor. Bu nedenle yeni yıl hüznü ya da kaygısı yaşayan kişilere ‘takılma’ ya da ‘pozitif ol’ demek, çoğu zaman yarardan çok zarar veriyor.
Belki de sorun kendimize yüklediklerimizdir
Yeni yıl her şeyin bir gecede değişmesi gereken bir sınav değildir. Hayatı sıfırlamak zorunda değiliz. Bazen sadece durmak, yorgunluğu fark etmek ve kendimize biraz daha şefkatli davranmak yeterlidir.
Eğer bu dönemde yaşanan hüzün ve kaygı uzun sürüyor, günlük yaşamı zorlaştırıyor ve umutsuzluk hissi derinleşiyorsa, profesyonel destek almakta fayda var. Bu bir zayıflık değil; ruhsal sağlığın doğal bir parçasıdır.
Takvim değişti diye her şey değişmek zorunda değil. Yeni yıl büyük kararların değil; kendini anlamanın ve acele etmeden ilerlemenin zamanı da olabiliyor. Çünkü bazen en büyük başlangıç kendine biraz daha anlayış göstermektir.









