Bu kansere yakalanmamak için düzenli kontrol şart

Yumurtalık kanseri sinsice ilerliyor

Yumurtalık kanseri, kadın genital kanserleri içerisinde en öldürücü onların başında geliyor. Sinsi bir şekilde ilerlediğini ve bu nedenle de ‘sessiz katil’ olarak adlandırıldığını anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Yüzde 10’luk kısmında genetik miras rol oynuyor. Bu grupta yıllık yapılacak kontrollerle erken safhada tespit edilebilir. Erken yakalandığında tedavi şansı yüzde 70’lerin üzerine çıkıyor” dedi.

Dede, hastalığı ve tedavi yollarını şöyle anlattı:

Yumurtalıktan köken alan üç tip tümör var. Birincisi iyi huylu tümörler, ikincisi borderline dediğimiz düşük malignite potansiyelli tümörler, üçüncüsü de malign dediğimiz kötü huylu, yani halk arasında kanser olarak bilinen tümörlerdir. İyi huylu tümörler, genellikle tekrarlama eğilimi göstermiyor. Borderline tümörlerin nüks etme eğilimi var ama çok yavaş geliştikleri için 15-20 yıl buluyor. Malign tümörler ise daha kısa zamanda kendisini gösterebilecek, tekrarlayabilecek ve hayatı tehdit edebilecek türdedir.

Yüzde 70’i ileri evrede tespit ediliyor

Yumurtalıkların yerleştiği yer ve karın içinin çok geniş olması sebebiyle çok büyük çaplara erişmeden ve bası şikayetleri oluşturmadan kadında herhangi bir rahatsızlığa yol açmıyor. Kitlenin büyümesi ve karında sıvı toplanması kadar hastalık maalesef fark edilmiyor. Hastaların herhangi bir şikayeti olmadığı için yüzde 70’i ileri evrede karşımıza çıkıyor. Rahim ağzı ve meme kanseri gibi kanserler gibi taraması da mümkün değil. Sinsi seyrettiği için ‘sessiz katil’ deniyor. Ancak düzenli yapılan yıllık muayenelerle bu hastalık yakalanabiliyor. Doktor kontrollerini ihmal etmemek önemli.

Tedavinin ana yapı taşı cerrahi

Tanı konduktan sonra evreleme cerrahisi dediğimiz standart olarak yapılması gereken cerrahiler var. Bunlar rahmin, her iki yumurtalığın ve tüplerin, karın içi yağ dediğimiz omentumun, apendiksin,  pelvik ve paraortik bölgede mevcut lenf dokularının çıkarılması, standart cerrahi prosedürünü oluşturuyor. Ayrıca tümör yayılımının olduğu diğer organların, dalak, karaciğerin bir kısmı, diafragma ve periton adını verdiğimiz karın iç zarının çıkartılması, ince ve kalın bağırsakların çıkartılması gibi cerrahiler operasyona eklenebilir.

Çok yoğun tümörü olan ve cerrahiyi kaldıramayacak hastalarda ise önce üç kür kemoterapi verip hastanın sıvısı ve tümör yükü azaldıktan sonra cerrahiye daha uygun hale geldiği durumda cerrahi yapılır. Sonrasında da hastanın geri kalan kemoterapisi planlanıyor. Tedavi multidisipliner bir yaklaşım gerektiriyor.

Hedefe yönelik tedaviler, tümör baskılayıcı gen mutasyonları taşıyıcıları olan kadınlarda kemoterapötiklerin kullanılması, uygun hastalarda doz kemoterapi adını verdiğimiz daha kısa aralıklarla daha yüksek dozda kemoterapi verilmesi, immünoterapi gibi umut vaat eden tedavi metodları uygulamada kendine yer buluyor.

 

 

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir