- D&R’dan yeni yıla özel: Burçlara göre hediye rehberi - 24 Aralık 2024
- Yeni yılı renkli bir panayırla karşılıyor - 24 Aralık 2024
- Aşkın, şansın ve ışıltının zamanı! - 24 Aralık 2024
Güneş koruyucuları kışın rafa kaldırmayın
Havaların soğuması ile güneşin etkisini yitirdiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ve bu sebeple güneş kremlerinizi bir dahaki yaza kadar rafa kaldırıyoruz. Ancak yanılıyoruz çünkü bazı durumlarda UV ışınları kışın daha güçlü olabiliyor!
Yaz-kış demeden güneş kremi kullanmanın hayati önem taşıdığına dikkat çeken SYORELL markası uzman dermatoloğu Nurdan Seda Kutlu Haytoğlu, soğuk havalarda cildinizin daha kuru ve hassas olabileceğine dikkat çekiyor.
Kış aylarında nem daha az olur ve rüzgârlı havalar cildinizin nem dengesi üzerinde olumsuz etki yaratır. Kuruluk, cilt yüzeyindeki kırışıklıkları ve ince çizgileri daha çok belirginleştirir. Kışın anti-aging ve yoğun nemlendirici etkili güneş koruyucular kullanmak cildinizin kaybettiği nemini geri kazanmasına yardımcı olabilir.
Karlı havada ışınlar daha çok artıyor
Sıklıkla, güneş yanıklarıyla ilişkilendirilen UVB ışınları kışın azalıyor,. Ancak özellikle hava tabakasının daha inceldiği yüksek rakımlarda ciddi risk oluşturuyor. Üstelik karlı ortamda ışınların yansıması yüzde 80’e kadar da artıyor. Yani kışın azalan UVB ışınları yüksek rakımda yeniden artıyor. Bir de kar nedeniyle ışınlarının daha güçlü yansımasıyla risk katlanıyor.
“Kışın güneş yanıkları yaşanmasının nedenini de bu” diyen Haytoğlu, “Erken deri yaşlanması ve deri kanseriyle ilişkili UVA ışınları bulutları kolayca geçiyor. Yıl boyunca aynı şiddette dünyaya ulaşıyor. Hatta camları dahi geçebildiği için iç mekân ve arabada bile risk oluşturuyor. Bu sebeple gerek erken deri yaşlanmasını gerekse cilt kanserini önlemek için dört mevsim en az 30 SPF güneş koruyucu kullanmaya devam edin. Nispeten daha ince derisi sebebiyle kolayca zarar görebilen göz çevresi ve dudaklar da katiyen ihmal edilmemeli.”
Yeni MicNo® Form Çinko Oksit Mineral UV Filtre
Güneş korumasında kimyasal ve mineral olmak üzere iki tür filtre ön plana çıkıyor. Mineral filtreler, güvenilirliği ve geniş koruma spektrumuna sahip olması sebebiyle bebek, hamile, hassas ve lekeye yatkın ciltlerde daha çok tercih ediliyor.
Uzman dermatolog, “Bu filtre, Avrupa Birliği inovasyon ödüllü yeni bir teknoloji. Nano form kadar şeffaf, klasik çinko oksit form kadar da güvenli. Deri altına nüfuz etmeyen bir yapıda. Cilt üzerinde beyazlık bırakmıyor ve görünmez bir kalkan oluşturuyor. Bu sayede UV ışınları; kimyasal filtrelerde olduğu gibi kimyasal bir tepkimeye girmeden, sadece cilt yüzeyine oturarak fiziksel bir bariyer görevi görüyor. Ve ışığı yansıtıyor. Dolayısıyla tüm cilt tipleri için çok daha güvenli ve sağlıklı” dedi.
Haytoğlu, sözlerine şöyle devam etti: Dünyada en geniş̧ spektrumda olan 280nm-420nm aralığında koruma sağlamakta. Yüzey dağılımı en fazla olan bu ürün, son derece hassas göz çevresi için de uygun. Dudaklara uygulandığında ise yalanabilecek kadar da güvenilir.”