- Kérastase 60. yılını global marka elçileriyle kutluyor - 11 Ekim 2024
- Eastpak x Peanuts Koleksiyonu çevre dostu - 11 Ekim 2024
- DESA’nın yeni marka yüzü Hafsanur Sancaktutan oldu - 4 Ekim 2024
En çok merak edilen 5 soru
Kanserle savaşta en önemli silahlardan olan kemoterapi, pek çok hastayı korkutabiliyor ancak süreçle ilgili bilgi edinmek, ön yargıları kırıyor.
Liv Hospital Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Duygu Derin, kemoterapi ile ilgili en çok merak edilen 5 soruyu cevapladı.
1-Kemoterapinin etkileri ne zaman geçer?
Kullanılan ilaçların bir kısmı karaciğerden bir kısmı da böbrekten atılır. Bazı kemoterapi ilaçları kalbe olumsuz etki yapabilir. Kemoterapi öncesi ve sonrası, doktor kontrolünde hastaya damar yoluyla bol sıvı vererek böbreklerin ve organların korunması sağlanır. Kemoterapi kürünün bitmesinin ardından, ortalama üç hafta sonra kan değerleri normal aralığa gelir ve bağışıklık büyük ölçüde toparlanır. Bu süreden sonra hasta gündelik hayatına dönebilir ama yorgunluk birkaç ay daha sürebilir. Kemoterapi ilaçlarının vücuttan tam olarak atılması kişiden kişiye göre değişkenlik gösterse de 6-12 ayı bulabilir.
2-Beslenme konusunda nelere dikkat edilmeli?
Proteinden ve vitaminden zengin, hazmı kolay gıdalarla beslenilmelidir. Hastanın daha önceden sevdiği yemekler, bulantı ve tiksinti yaratabilir. Bu daha sonra geçecektir. Greyfurt tüketilmemelidir, bu meyve kemoterapi ilaçlarının karaciğer metabolizmalarını etkiler. Portakal, limon ve diğer tüm turunçgillerin tüketiminde sakınca yoktur. Narın kemoterapi ilaçları ile etkileştiği düşünüldüğü için kemoterapi sırasında tüketilmesi tavsiye edilmez. Kemoterapi ilaçlarının çoğu bağırsak hareketlerini yavaşlatarak kabızlık, bazıları da ishal yapar. Bol su tüketimi böbrekleri korur ve özellikle böbrekten atılan kemoterapi ilacı kullanımında çok gereklidir.
3-Ne gibi yan etkiler görülebilir ve bunlar nasıl önlenebilir?
- En sık bulantı ve kusma görülür. Günümüzde bu yan etkileri giderecek çok kuvvetli ilaçlar vardır ve hem damar hem de ağız yoluyla alınabilir.
- Kabızlık ve ishale yönelik ilaç verilir.
- İştahsızlık, tat duyusunda azalma olabilir. Öğün sayısı artırılarak, tercihe göre atıştırmalıklar ekleyerek yeterli gıda alımı sağlanabilir. Nane, limon ve kahve içeren şekerler hastanın kötü tat hissini bastırır ve daha iyi hissetmesini sağlar.
- Özellikle ilk hafta hastada halsizlik olur ve istirahat etmek isteyebilir. İkinci hafta daha rahattır ve üçüncü hafta genelde normale döner. Açık ve temiz havada yürüyüşler iyi gelir.
- Ağızda yaralar ve pamukçuk çıkabilir. Pamukçuk oluşumunu engellemek için ağız hijyenine dikkat edilmelidir. Günde dört kere karbonatlı su ile ağız gargarası önerilir.
- Kemoterapiden sonraki 7-14 gün, bağışıklığın en çok baskılandığı dönemdir. 38 ve üzeri ateş yükselmesinde doktora danışılmalıdır. Kanımızdaki lökositler, yani bizi mikroplara karşı savunan beyaz hücrelerin sayısı çok düşmüş olabilir.
- Özellikle bu dönemde havasız ortamlarda bulunmamalı, hasta kişilerle görüşülmemelidir.
- Meme kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlarda nedeniyle saç dökülebilir. Bu geçici bir yan etkidir ve kemoterapi bittikten sonra düzelir.
4-Cinsel ilişkiye ne zaman dönülebilir?
Yorgunluk, halsizlik, üzüntü ve fiziksel güçsüzlük cinsel yaşamı olumsuz etkileyebilir. Genel bir yasak yok kanserin tuttuğu yer (rahim ağzı ve vajen kanseri) nedeniyle, cinsel yaşam doktorunuz tarafından geçici olarak yasaklanabilir. Lökositler düştüğünde, enfeksiyonlardan korunmak için cinsel hayata ara vermek gerekebilir.Bu durumlar haricinde kemoterapi sırasında cinsel yaşam devam edebilir. Kemoterapi ve radyoterapi ile vücuda alınan ilaçların cinsel ilişki ile karşı tarafa bulaşmaz.
5-Tedavi sırasında doktor hasta ilişkisi nasıl olmalı?
Hastanın yan etkiler konusunda bilgilendirilmesi, bunlarla başa çıkabilmek için iyi yönlendirilmesi gereklidir. Hastanın rahat olması için doktorunun ona vakit ayırabilmesi, samimi ve sıcak bir iletişim kurması önemlidir. Kemoterapi sonrasındaki zamanlarda da sorun olduğunda doktoruna ulaşabilmesi de yine aynı şekilde çok önemlidir. Duygusal olarak da çok hassas ve kırılgan oldukları bu dönemde doktorlarıyla olan iyi ilişkileri onlara ciddi psikolojik destek de sağlamaktır.