- Avon’dan yeni yılın neşesine yakışır hediye alternatifleri - 2 Aralık 2024
- NARS’ın ikonik ürünleri ile makyaja sihirli bir dokunuş - 2 Aralık 2024
- NYX Professional Makeup Buttermelt Blush ile 12 saat kalıcı renk - 2 Aralık 2024
Şikayetlerin azalması mümkün
Mide asidinin, yemek borusuna geri kaçmasıyla oluşan reflü, toplumda sık görülen bir hastalık. Beslenme ve yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle hastalığın etkisi azaltılabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Uz. Dr. İbrahim Kemal Özdemir, reflüye neden olan faktörler ve korunmak için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi:
Gastroözefageal reflü, yemeklerden sonra normal bireylerde, günde 8-10 defa tekrarlayan fizyolojik bir olaydır. Ancak bu süreç, kişide şikayet oluşturacak belirti veya bulgulara yol açıyorsa, reflüden söz edilir. Bu rahatsızlık, yemek borusuna kaçan asit ve diğer sindirim elemanlarının yemek borusunun iç tabakasını aşındırmasıyla ortaya çıkar. Nedeni, yemek borusunun uzun süre, fazla miktarda mide asidik içeriğiyle temasıdır.
Ağıza acı su gelmesi
Gıdaların, hazırlanması ve saklamasındaki yöntem değişikliğiyle tüm dünyada artan obezitenin, reflü vakalarını da artırdığı düşünülüyor. Hastalığın en sık görülen belirtisi göğüs kemiği arkasında duyulan yanma hissidir. Boğaza doğru acı su ya da yanma yükselmesi de vardır. Ayrıca yutma güçlüğü, karın ve göğüs ağrısı, bulantı hissi, geğirme de tipik şikayetlerdir.
Endoskopi sonrası teşhis
Kansızlık, yutma güçlüğü, kilo kaybı, iştahsızlık, erken doyma, kusma veya dışkıda kan görülmesi, sarılık, ailede kanser öyküsü olanlarla 45 yaşın üstündekilere mutlaka endoskopik inceleme yapılmalı. Yemek borusunun iç tabakasının doğrudan görülerek değerlendirilmesini sağlayan endoskopide zedelenmenin tipi, şiddeti ve yaygınlığı konusunda bilgi elde edilir. Gerekli görüldüğü takdirde, örnek de alınabilir. Hastalığın teşhisinde, mide-yemek borusu bileşkesinde basınç ölçümü, yemek borusunda asit ölçümü ve takibi, yemeğin yemek borusuna kaçışının takibi ve diğer bazı testler yapılabilir. Tedavideki amaç, yemek borusunda hasar oluşmuşsa iyileşmesini sağlamak ve komplikasyon varsa ortadan kaldırmaktır. İlaç kullanımı ise hastanın yaşı, cinsiyeti ve diğer özel durumlarına göre düzenlenir.
Yaşam tarzındaki değişiklikler, hastalığın kontrolünü kolaylaştırabilir. Bu önerilere uyan hastaların yüzde 15-25’inde belirtilerin kaybolduğu tespit edilmiştir.
- Aşırı yağlı ve salçalı yiyecekler, sigara, fazla miktarda alkollü ve kafeinli, her türlü kolalı ve gazlı içecekler ile çikolata ve doğrudan asit ihtiva eden yiyecek tüketilmemeli.
- Yemek düzeni oluşturulmalı, porsiyon miktarında aşırıya kaçılmamalı, yemeklerden sonra dört saat kadar ayakta veya oturur durumda kalınmalı, yemekten hemen sonra uyunmamalı. Şikayetlerin durumuna göre yemek saatleri ve düzeni değiştirilmeli.
- Gece göğsünde yanma hissi, öksürük veya boğulma hissiyle uyanma şikayetleri varsa yatağın baş tarafı 10 santimetre kadar yükseltilmeli. Yapılan araştırmalarda sol yana yatarak uyumanın şikayetleri artırdığı belirlenmiştir.
- Vücut ağırlığı ideal sınırda değilse mutlaka kilo verilmeli.