Anne ve bebeklerde güçlü bir bağışıklık için beslenme önerileri

Bebeğin besin kaynağı annenin tükettikleridir

Koronovirüs pandemisi sürecinde hastalığa yakalanma endişesini en çok yaşayan gruplar arasında hamileler, yeni doğum yapan ya da emziren anneler geliyor. Vücut direncini artırmak için doğru gıdalarla, dengeli bir beslenme programının uygulanması gerekiyor.

Dyt. Rumeysa Kalyenci

Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Rumeysa Kalyenci, anne adaylarının ve emziren annelerin bu dönemde tüketmeleri gereken besinler hakkında bilgi verdi.

Hamilelik ve emzirme dönemleri, bir kadının hayatında beslenmesine en çok dikkat etmesi gereken zamanlardır. Vücudun ihtiyaçlarını korumak ve bebeğin büyümesini desteklemek için her gün yeterli besin alımına ihtiyaç vardır. Gelişmekte olan bebeğin gereksinimi olan tüm kaynaklar anneden gelmektedir. Özellikle bu dönemde bağışıklık sisteminin güçlü tutulması önemlidir.

Güçlü bağışıklık sistemi, sağlıklı bir bedene sahip olmak anlamına gelmektedir. Bu süreçte anne adayının, kendisi ve bebeği için tüketeceği besinler; vitamin ve mineral bakımından zengin, vücut direncini artıracak seçeneklerden oluşmalıdır.

Avokado, yer elması, kırmızı pancar, tatlı patates

İyi bir posa kaynağıdır ve özellikle bol miktarda protein içerdiği için, bebek sağlığında  büyük bir öneme sahiptir. B1 ve B2 vitaminleri bakımından da zengin olması, bebeğin fiziksel ve zihinsel sağlığına yararlıdır. Avokadonun içinde bulunan folat, bebekler için gereklidir. Kırmızı pancar, safra asidini uyararak kabızlığa çok iyi gelirken, yer elması içerdiği mannan şekeri ile antibakteriyel etkiye sahiptir. Tatlı patates ise beta-karoten, C vitamini ve magnezyum içeriği ile immün sistemi desteklemektedir.

Koyu yeşil yapraklı sebzeler: Karalahana, pazı, brokoli, kale, turp otu gibi koyu yapraklara sahip ve yaprakları ile yenen sebzeler kalsiyumdan zengindir. Aynı zamanda folat, A, C, E, K ve B vitaminlerinden de zengindirler ve bağışıklığı desteklerler. Emziren annelerin bu sebzeleri pişirerek tüketmesi, gaz yapıcı özelliklerini azaltmak için önemlidir.

Soğan, sarımsak: Soğandaki fisetin ve kuersetin, sarımsaktaki allisin gibi fitokimyasallar bağışıklık sistemini koruyup güçlendirmektedir.

Ananas, mango, kivi, Hindistan cevizi: Kivi C vitamini içeriği ile bağışıklığı güçlendiren meyvelerdendir. Ananas, mango ve kivi gibi meyveler sindirim enzimi desteği sağlamakla beraber bağırsak dostudur.Hindistan cevizi meyvesi ise MCT adı verilen orta zincirli yağ asitleri ve anne sütünde de bulunan laurik asit içeriği ile antimikrobiyaldir.

Ev yapımı yoğurt: En önemli probiyotik kaynaklarından biri ev yoğurdudur. Probiyotik öğelerin yaşamasını sağlayan prebiyotik özellik taşıması sayesinde bağırsak sağlığında ve immün sağlığı desteklemede en önemli öğelerin başında gelir.

Kemik suyu ve tavuk suyu: Çorbalara, ana yemeklere eklenecek kemik suyu veya organik ya da köy tavuğu suyunun yapılarında bol miktarda bulunan jelatin, doğal yağlar, mineraller, vitaminler, prolin, glutamin, glisin gibi aminoasitler bulunur. Bunlar, bağırsak duvarının onarılıp yenilenmesinde ve bağışıklık sistemini desteklemede önemlidir.

Bol su tüketimi toksinleri vücuttan uzaklaştırıyor

Su tüketimi, vücudu toksinlerden arındırmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemlidir. Anne adaylarının ve emziren annelerin günlük yeterli miktarda su içmeleri toksinlerin vücuttan atılmasına, bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı olacaktır.

Hindistan cevizi yağı ile gargara yapın

Anne sütünün de içerisinde bulunan laurik asit Hindistan cevizinde bol miktarda bulunmaktadır. Antibakteriyel, antifungal ve antiviral aktivite göstermektedir. Bu nedenle başta ağız olmak üzere sindirim kanalı florasının patojenlerden temizlenmesi ve düzenlenmesinde etkilidir. Sabahları uyanır uyanmaz 1 tatlı kaşığı Hindistan cevizi yağıyla en az 5 dakika boyunca ağzınızı çalkalamak sağlıklıdır. 5 dakikanın sonunda yağı tükürebilir ve dişlerinizi de fırçalayabilirsiniz.

Sebze ve meyveleri direkt sirkeli su ile yıkamayın

Ön işlem olarak bir süre kadar bir kap su içerisinde bikarbonat ile bekletmek ve daha sonra sirkeli su ile bol durulama yapmak önerilebilir. Bol su ile en az 20 saniye durulamak da işlemler sırasında üzerlerinde kalan kimyasalları ve olası enfeksiyon riskini azaltmak için etkili bir yöntemdir.

Bu besinlerden uzak durun

İşlenmiş, hazır ürünler, sakatatlar, kabuklu deniz mahsulleri, konserve gıda ve abur cubur tüketiminden kaçınılmalıdır. Öğünlerin evde ne içerdiği bilinen temiz gıdalar ile hazırlanması, hijyenik ve besleyicilik açısından daha doğrudur. Dışarıdan yemek sipariş edilmesi gereken durumlarda ise olası bir bulaş ihtimalini önlemek için; sıcak gıdalar tercih edilmeli, gelen siparişin paketi atılıp, yiyecek temiz bir tabağa alınmalıdır.

Kafein tüketimini sınırlandırın

Kafein, anne günde yaklaşık 2-3 fincan kahve veya çay tükettiğinde anne sütünden küçük miktarlarda bebeğe geçer ancak olumsuz yönde etkilemez. Ancak çok yüksek kafein alımı olan anne ve bebekte, sinirlilik, zayıf uyku düzenleri ve gerginlik görülebilir.

 Bu kurallara mutlaka uyulmalı!

  1. Yiyecek hazırlamadan veya yemekten önce ve sonra ellerinizi 20 saniye sabunla yıkayın.
  2. Öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ya da kol dirseğiniz ile kapatın, sonra ellerinizi yıkamayı unutmayın.
  3. Kullanımdan önce ve sonra yüzeyler ile nesneleri dezenfekte edin.
  4. Çiğ gıdalardan yiyeceklere yayılan zararlı mikroplardan kaçınmak için çiğ ve pişmiş gıdaları ayrı tutun.
  5. Çapraz kontaminasyonu yani bakteri veya virüs bulaşmış bir yüzeyden başka bir yüzeye bulaşmayı önlemek amacıyla, çiğ ve pişmiş gıdalar için farklı mutfak eşyaları ile doğrama tahtaları kullanın.
  6. Yiyecekleri yeterli sıcaklıklarda pişirdiğinizden ve yeniden ısıttığınızdan emin olun.



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir