Bahar ayları varis tedavisi için neden en uygun dönem?

Teknoloji sayesinde tedavi seçenekleri arttı

Bahar mevsiminin kısmen başladığı bugünler, varis tedavisi için en uygun dönemler olarak görülüyor. Yazın tedavisi zor olan hastalığın, uzmanlar tarafından genelde havaların tam ısınmadığı mevsimlerde tedavi edilmesi tavsiye ediliyor.

Doç. Dr. Cem Arıtürk

Varisin hava değişimlerinden en çok etkilenen hastalıklardan olduğunun altını çizen Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk, “Yazın damarların normalden daha geniş olmaya eğilimi, işlem/ameliyat ve sonrasındaki süreci hasta açısından daha zorlu bir hale getirebilir. Bununla birlikte bir ay boyunca giyilmesi önerilen varis çorabının yaz aylarında kullanımı hem konfor hem de estetik açıdan hastayı rahatsız edebilir. Ayrıca iyileşme ve adapte olma döneminde hastanın uyması gereken kurallara uyamamasına (sıcak ortamlarda bulunmama, güneşlenmeme, çok ayakta kalmama) ve hastanın tedavisini aksatmasına (ilaç saatlerinin kaçırılabilmesi, varis çorabının düzenli kullanılmaması) yol açabilmektedir” şeklinde konuştu.

Tedavide kullanılan yöntemler

Arıtürk, varis tedavisinde teknolojinin de gelişmesiyle önemli yol kat edildiğinin altını çizerek, yeni yöntemleri anlattı: “Günümüzden 10 yıl öncesine kadar varis tedavisinde medikal tedavi ve ameliyat dışında başka bir seçenek bulunmamaktaydı. Artık medikal tedavi ve ameliyatsız tedaviler de var.  Katater aracılıklı (endovenöz) varis tedavisi olarak adlandırılan bu işlemler termal (ısı oluşturan) ve non-termal (ısı oluşturmayan) yöntemler olarak iki ana başlıkta toplanabilir.

Termal yöntemler görece daha uzun süredir yapılmakta. Bu işlemlerin öncüsü olan lazerle varis tedavisinin (lazer ablasyon) yanı sıra radyofrekans yöntemi (radyofrekans ablasyon) de uygulanmaktadır. Non-termal yöntemler arasında ise köpükle varis tedavisi (farmakomekanik ablasyon) ve yapıştırıcı ile varis tedavisi (glue ablasyon) sayılabilir.

Bu işlemlerin hepsi çok yüzeysel ve hatta lokal anestezi ile yapılabilmektedir ve bu durum, hastaların hastanede kalış sürelerini kısaltmaktadır. Hastalar hastaneden (bir sorun olmaması durumunda) aynı gün içinde (işlemden 4-6 saat sonra) taburcu edilmektedir. Vücutta herhangi bir kesi yapılmasına gerek olmayan bu işlemler, bir iğne aracılığı ile hastalıklı damar içine girerek gerçekleştirilmektedir. Birey işlemden hemen sonra yürüyebilmekte ve işlemden bir gün sonra ve hatta bazen aynı gün günlük hayatlarına geri dönebilmektedirler. Vücutta herhangi bir kesi olmadığı için ağrı şikayeti hemen hiç görülmemekte, enfeksiyon olasılığı ortadan kalkmaktadır.”

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir