- DESA’nın yeni marka yüzü Hafsanur Sancaktutan oldu - 4 Ekim 2024
- CLEAR Men’in Marka Yüzü: UEFA Yılın Futbolcusu Erling Haaland - 4 Ekim 2024
- Bahçeden toplanan ürünlerle sağlıklı atıştırmalıklar yapıldı - 4 Ekim 2024
Artışın en büyük nedeni obezite ve yanlış beslenme
Yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı nedeniyle böbrek taş hastalığının görülme sıklığı tüm dünyada artış gösteriyor. Türkiye ise böbrek taş hastalığının en sık rastlandığı coğrafi bölgeler arasında yer alıyor. Şiddetli ağrılara sebep olarak yaşam kalitesini bozan böbrek taşları, ciddi ve geri dönüşümsüz böbrek bozukluklarına yol açabiliyor. Hastalık bugüne kadar erkeklerde daha çok görülse de, son yıllarda özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar ve kadınlarda artış gösteriyor. Böbrek taşlarının modern tedavisinde ise lazerle taş kırma yöntemi öne çıkıyor.
Memorial Ankara Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Berkan Reşorlu, böbrek taş hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi:
Son 30 yılda tüm dünyada iki kat artan taş hastalığının görülme sıklığı, özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar ve kadınlarda belirgin bir artış göstermektedir. Bu durumun başlıca nedenlerini ise hızla yaygınlaşan obezite, karbonhidrat ve tuzdan zengin beslenme alışkanlığı ile hareketsiz yaşam tarzı oluşturmaktadır. Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak oluşan insülin direnci, kadınlık hormonu olan östrojenin koruyucu etkisini ortadan kaldırarak, kadınlarda taş oluşumuna yatkınlığa neden olmaktadır. 1950’li yıllarda erkeklerde taş hastalığı kadınlardan 7 kat daha fazla görülürken, günümüzde bu oranın 1.5 kata kadar düştüğü tespit edilmektedir.
Hareketsizlik ve teknoloji çocukları tehdit ediyor
Çocuklarda fast food tarzı yanlış beslenme; cips, kraker, çikolata, gazlı içecekler, şekerli yapay ürünler gibi normalde tüketilmemesi gereken gıdaların sıkça tüketilmesi; oyun oynanması gereken vakitlerin bilgisayar, televizyon ya da cep telefonlarının başında hareketsiz olarak geçirilmesi taş hastalığının çocuklarda daha sık görülmesine yol açmaktadır.
Coğrafya ve iklim de etkili
Sebebi tam olarak belirlenememiş olsa da böbrek taş oluşumunda genetiğin, doğuştan gelen hastalıkların dışında yaşanılan coğrafya, iklim, ırk, meslek gibi birçok faktörün rolü olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte özellikle yeterli miktarda sıvı tüketilmemesi, tuz ve rafine şeker tüketiminin yüksek olması, hayvansal proteinden zengin beslenme, sıcak ortamlarda yaşamak ve çalışmak, hareketsiz yaşam tarzı, idrar yolu enfeksiyonları, bazı metabolik hastalıklar ile böbreğin yapısal bozuklukları da nedenler arasında yer almaktadır.
Böbrek taşları kimi zaman hiçbir belirti vermeden tesadüfen saptanabildiği gibi, zaman zaman idrar yoluna düşerek çok şiddetli ağrılara neden olabilmektedir. Ağrı genellikle kolik tarzda olup, dalgalar halinde gelmekte ve kıvrandırıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ağrı dışında görülen en önemli belirtiler arasında ise; bulantı, kusma, idrar yaparken yanma, idrardan kan gelmesi bulunmaktadır.
Taş analizi önem taşıyor
Böbrek taşı tanısı konulması için detaylı muayenenin yanı sıra laboratuvar ve ultrasonografi ile ilaçsız tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Kan ve idrarda bir takım metabolik incelemelerin yapılması ve taşın analiz edilmesi, ilerleyen dönemlerde hastalığın tekrar etmemesi açısından önem taşımaktadır.
Tedavi taşın boyutu, yeri ve tipine göre planlanır
Böbrek taşlarının tedavisi; taşın yerleşim yeri, boyutu, tipi ve hastaya ait bir takım faktörler göz önüne alınarak planlanmaktadır. Ses dalgaları ve lazerle taş kırma ile perkütan yolla taş kırma cerrahisi bu amaçla kullanılan tedavi teknikleri olmaktadır. Bu alanda kullanılan en gelişmiş yöntemlerinden birisi lazerle taş kırmadır. Lazer tekniğinde esnek yapıda ince bir endoskop vasıtasıyla, vücuda herhangi bir kesi ya da delik açılmadan, idrar kanalından böbreğin her bir odacığına girilerek, buradaki taşların lazer yardımıyla kırılması ya da alınması sağlanmaktadır.
Lazerle taş kırma işleminde hastaya herhangi bir kesi ya da delme işlemi yapılmadığı için hasta aynı gün taburcu edilebilirken, ertesi gün normal günlük yaşantısına dönebilmektedir. Başarı şansı oldukça yüksek, istenmeyen yan etki oranı ise çok düşük bir ameliyat tekniğidir. Aktif idrar yolu enfeksiyonu olan hastalar hariç, böbreğin alt odacığı dışında yerleşmiş 3 cm’ye kadar taşı olan tüm hastalara güvenle uygulanabilmektedir. Taş oluşumunun önüne geçmek için alınabilecek önlemlerden bazıları şunlardır:
- Öncelikle bol su içilmelidir. Günde yarım litre sıvı alımını artırmak, taş oluşumu riskini yüzde 86 oranında azaltır. Günlük iki litre idrar çıkaracak kadar, yani yazın 3 litre, kışın 2.5 litre sıvının gün içerisine yayılarak tüketilmesi gerekir
- Toplumda yanlış bilinenin aksine, taş hastaları süt ve yoğurdu normal düzeyde tüketebilirler.
- Fazla tuz, hayvansal protein ve rafine şekerlerin tüketiminden uzak durulmalıdır.
- Taş oluşumundan koruyucu sitrat içeriği nedeniyle günlük 1 limon tüketilmesinde fayda vardır.
- Sedanter yani hareketsiz yaşam tarzı taş hastalığı riskini artırır. Bu sebeple düzenli egzersiz yapmaya ve ideal kilonun korunmasına dikkat edilmelidir.
- Obeziteye sebep olabilecek aşırı, yağlı ve işlenmiş gıdaların tüketiminden uzak durulmalıdır.