- DESA’nın yeni marka yüzü Hafsanur Sancaktutan oldu - 4 Ekim 2024
- CLEAR Men’in Marka Yüzü: UEFA Yılın Futbolcusu Erling Haaland - 4 Ekim 2024
- Bahçeden toplanan ürünlerle sağlıklı atıştırmalıklar yapıldı - 4 Ekim 2024
En önemli nedenlerden biri: Günlerin kısalması
Kış mevsimi, beyindeki hormonlar üzerinde rol oynuyor. Kısalan günler ve soğuk hava, sosyal aktivitelerde kısıtlamalara sebep olurken, uyku ve yeme alışkanlıklarını da büyük oranda etkiliyor. Mevcut teknolojinin kişileri yalnızlaştırmasıyla kış depresyonunun çok daha yoğun şekilde yaşandığını belirten uzmanlar, bu süreçte alınan kiloların, yaz depresyonunu tetiklediğine dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, kış depresyonu hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Ruhsal durumumuz izlediğimiz filmleri de dinlediğimiz şarkıları da okuduğumuz kitapları da belirliyor” diyen Yeşildal, “Depresyon hırkası’ diye bir şey var. Ama ‘depresyon bikinisi, ya da şortu, yeleği yok. Gerçekten de kışın depresyon dünyada ve Türkiye’de bir başka yaşanıyor” dedi.
Günler kısalınca, iki temel şey oluyor. Biri, beyin, alışmış olduğu gün ışığına daha az maruz kalıyor ve melatonin denen hormon, daha az salgılanıyor. Bu hormon, uyku-uyanıklık dengesini belirliyor. Serotonin hormonunun miktarında değişiklikler oluyor, iştah artıyor. İkincisi, günlerin kısalması sosyal hayatımızı kısıtlıyor. Hava soğuk ve geceler çok uzun. Yazın deniz var, plaj var, gece dışarı çıkabiliyorsunuz, sahilde yürüyüş yapabiliyorsunuz, bir kafeye gidebiliyorsunuz. Bu durum, ister istemez fiziksel hareketliliğimizi de kısıtlıyor” şeklinde konuştu.
Dijital yaşam, kış depresyonunu artırıyor
Kış depresyonunu, mevcut teknolojinin dijital insanı yalnızlaştırması nedeniyle geçmiş senelere göre daha yoğun ve ağır yaşanıyor. Dijital yalnızlık, tam da kış depresyonunun sevdiği bir şey. Şekerlemelerin, baklavaların, böreklerin en çok sevdiği şey, kişinin yalnız olması. Bunlar hep depresyonla bağlantılı.
Depresyonla hüznün birbirine karıştırılmaması gerekiyor. Bir şeye o gün üzgün olmak, depresyona girmek değildir. Depresyon, en az iki hafta süren, kişinin hayattan zevk almadığı, hiçbir şey yapmak istemediği, günlük yaşantısına devam edemediği; örneğin ev hanımıysa işlerini yapamadığı, bir memursa işe gitmekte zorlandığı ya da gitmek istemediği ve uyku iştah gibi vücutla ilgili davranışlarında da değişikliklerin olduğu bir beyin hastalığı. ‘Depresyondayım’ tabirini toplumda çok sık görüyoruz ama bu insanların çoğu hüzünlü.
Depresyon, bir beyin hastalığı
Depresyonu normal hüzünden ayırıp, bir beyin hastalığı olarak ele almak gerekiyor. Kişinin kendi elinde olmayan, özgür iradesiyle seçmediği bir hastalıktan söz ediyoruz. Eğer ortada bir hastalık varsa, mutlaka bir tıbbi ve psikolojik yaklaşım gerekir.