Hedefe yönelik atom tedavisi birçok kanserde umut oluyor

‘Bu moleküller hedefe yönelik ve gideceği organı buluyor’

Halk arasında atom tedavisi olarak bilinen, ışın yayan iyot atomunun hastaya verilmesi işlemi son yıllarda birçok kanser tedavisine umut oluyor. Hedefe yönelik moleküller, nükleer tıp laboratuvarında işaretlenerek çoğunlukla damar yoluyla hastaya veriliyor.

Doç. Dr. Nalan Alan Selçuk

Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nükleer Tıp Uzmanı Doç. Dr. Nalan Alan Selçuk; “Tiroid kanseri hastaları, yüzde 90 üzerinde bir kez iyot alarak tedavi oluyor. Bu işlem nöroendokrin tümörlerde ise yüzde 82 oranında tedaviye katkı sağlıyor” dedi.

 Selçuk, nükleer tıp tedavi yöntemleri ve başarı oranları hakkında önemli bilgiler paylaştı:

Atom tedavisi özellikle tiroid kanseri tedavisinde 1940’ların başından bu yana kullanılıyor. Bu tedaviyi son 20 yıldır ise prostat kanseri ve nöroendokrin tümör adını verdiğimiz bağırsak ve mide kaynaklı nöron ve sinir hücrelerinden köken alan tümörlerde, karaciğer tümörlerinde yaygın bir şekilde kullanmaya başladık.

Atom tedavisinde kişiye zarar vermeyecek dozlarda radyoaktif maddeler vücuda gönderiliyor. Moleküller hedefi buluyor, hücre içerisine giriyor. Burada sadece tümör dokusunu yok ediyor. Vücudun diğer alanlarına daha az radyasyon vererek daha güvenli, seçici bir tedavi yöntemi sağlanmış oluyor.

 ‘Büyük bir tiroid kanserinde ilk basamak atom tedavisi’

Tümörün boyutu, patolojik tipi, yayılım paterni gibi özellikler, örneğin boyunda lenf nodu yayılımının olması gibi, bize hastanın atom tedavisi alıp almayacağını belirliyor. Atom tedavisinden kastımız ise ‘iyot 131’ tedavisidir. Genellikle bu hastalar yüzde 90 üzerinde bir kez iyot alarak tedavi oluyor. Tabii burada ameliyat sonrası geride kalan doku miktarı, tiroid bezinin iyodu yakalama kapasitesi, hastalığın tip de tedavi başarısını artıran faktörlerdir. Halk arasında pankreas kanseri hızlı ilerleyen ve öldürücü bir kanser türü olarak biliniyor.  Pankreas kanserinin ilerleyişi çoğunlukla hızlı ve tedavi seçenekleri normal hücre tipine göre zordur. Ancak pankreasın hücre tipi nöroendokrin içeriyorsa bu hastalıkların da tedavisi söz konusu. Atom tedavisi sonrasında bu grupta oldukça yüz güldürücü sonuçlar alıyoruz. Pankreasın nöroendokrin kökenli tümörlerinden bahsediyoruz. Bu tümörler en sık karaciğere metastaz yapıyor. Böyle bir durum olsa bile akıllı moleküllerle hastayı tedavi şansımız ya da tümörün ilerlemesini durdurarak hastanın yaşam kalitesini artırmamız mümkün.

Cerrahi ya da kemoterapiye cevap vermiyorsa?

Nöroendokrin kanserler; vücudun mide, bağırsak pankreas, akciğer ve tiroid başta olmak üzere birçok organın ortak tümörüdür. Bu kanserlerde de cerrahi şansı olmayan ya da kemoterapiye cevap vermeyen ilerlemiş hastalarda atom tedavisini kullanıyoruz. Çünkü nükleer tıpa gelen hastalar artık kanserin 3 ve 4’üncü evresindeki hastalar. Kanser tedavisinde uygulanan klasik yöntemler yani cerrahi, kemoterapi, radyoterapi seçeneklerini yitirmiş hastalar. Bu hastalar son dönemde bize geldiği için yaşam beklentileri kısa oluyor. Buna rağmen amacımız bu hastalıkları durdurmak, kişilerin ömrünü uzatmak ve yaşam kalitesini artırmaktır. Nöroendokrin tümörlerin yüzde 82 oranında ileri dönemdeki hastalıkları durdurduğu tedaviye katkı sağladığı güncel verilerle ortaya konuldu. Bu hastalar bize umutlarını yitirmiş şekilde geliyor ve buna rağmen oranlar yüz güldürücü olabiliyor.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir