Konuşamayan çocuğunuz aslında duymuyor olabilir

Kulakta sıvı birikmesine işitme kaybına yol açabilir

Çocuklarda gizli kalan işitme kayıpları, dil gelişiminin olumsuz etkilenmesine, okul başarısızlığına ve anlamlandırılamayan öfke nöbetlerine neden yol açabiliyor.  Konuşmayı yaşıtları gibi öğrenemeyen ve doğru sözcükleri bulamayan çocuklar, kendini toplumdan soyutlayarak yalnızlaşabiliyor.

Doç. Dr. Mustafa Cem Özbek

Memorial Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Mustafa Cem Özbek, çocuklarda işitme kaybı ve tedavisiyle ilgili bilgi verdi.

Kulakta sıvı birikmesi, çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonlar, anne hamileyken geçirilen kızamıkçık, toksoplazma, herpes gibi enfeksiyonlar veya doğumdan sonra geçirilen kabakulak menenjit, su çiçeği gibi hastalıklar çocuklarda işitme kaybı nedenleri arasındadır.

En çok görülen sebepse, kulakta sıvı birikmesidir. Geçirilen orta kulak enfeksiyonları sonucunda, orta kulakta efüzyon denilen sıvı oluşur. Kulakta sıvının uzun süre kalması zaman içinde zarı inceltir. İncelen zar, orta kulaktaki kemikçiklere yapışarak onları aşındırıp, ilerleyen dönemde kalıcı işitme kayıplarına neden olabilir.

Tüp tedavisi kaybı önlüyor

Kulak zarına konulan tüp, orta kulakla dış ortam arasındaki basıncın dengelenmesini sağlar ve geçici bir süreliğine görevini yeterli yapamayan östaki borusunun işlevini yerine getirir. Kulaktaki negatif basınç ortadan kalkınca orta kulaktaki enfeksiyon düzelir, hücreler normal işlevini yapmaya başlar. Tüp, zaman içinde kulak zarından çıkar.

İşitme kaybı konuşmayı da engelliyor

İşitme kaybı, konuşma-lisan gelişimini etkileyen en önemli faktördür. Hayatın ilk iki yılı lisan gelişimi açısından en önemli zaman dilimidir. Bu sürede işitme kaybı olup da saptanamayan çocukların dil gelişiminde, yeterli ilerleme sağlanması çok güçtür.

Lisanı henüz daha yeni öğrenme aşamasında çocuklardaki yüzde 30’luk kayıp dahi konuşulan kelimelerin yüzde 25-40’ını anlamamalarına yol açar. Yüzde 40’lık kaybı olan bir çocuk konuşmaların neredeyse yarısını anlayamaz. Konuşmayı öğrenmiş bir erişkin tam duyamasa bile sözcükler arasındaki boşlukları beyinde çözümleyip aralarını doldurabilir, ancak iyi duyamayan çocuk, dil gelişimi henüz yeterli olmadığı için bunu yapamaz. İşitme kayıplı geçirilen süre uzadıkça, lisan gelişiminde gecikme ortaya çıkar, kelime sayısı yeterli gelişemez, çocuk daha içine kapanık ve çevresinden uzak durma eğiliminde olur.

Sonradan da ortaya çıkabiliyor

Yenidoğan sarılığı geçiren, bin 500 gramdan az düşük doğum ağırlığıyla doğan, iç kulağa zarar verebilecek bazı antibiyotiklerin kullanıldığı, kafa travmasına maruz kalan, ailelerinde kalıtsal işitme kaybı olan veya menenjit, kabakulak gibi hastalıkları geçiren çocuklar, taramadan geçseler dahi tetkikleri tekrar yapılarak takip edilmeli. Benzer şekilde kulak kepçesinde ve çevresinde anormallik tespit edilen çocuklara da dikkat edilmelidi.

Tarama testleri önemli

Tarama testleri sayesinde işitme kaybı olan çocuklar erken teşhis edilebilmektedir. Eğer çocuk testten geçemediyse belli bir süre sonra tekrarlanır, yine sorun varsa detaylı bir tetkik olan beyin sapı sinyallerinden işitmeyi ölçen ABR tetkik yapılır.

İşitme kaybı tespit edilen çocuklarda, cihazı verilir veya biyonik kulak ameliyatları yapılır. Bu uygulamaların mümkünse ilk iki yıl içinde yapılması çocuğun ilerleyen yıllarda normal dil gelişimine ulaşmasını sağlaması bakımından çok önemlidir. İlk iki yıldan sonra yapılan ameliyatlarda aynı başarıyı sağlamak ne yazık ki mümkün değil.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir