- Kérastase 60. yılını global marka elçileriyle kutluyor - 11 Ekim 2024
- Eastpak x Peanuts Koleksiyonu çevre dostu - 11 Ekim 2024
- DESA’nın yeni marka yüzü Hafsanur Sancaktutan oldu - 4 Ekim 2024
ARİTMİNİN NEDENLERİ VE TEDAVİSİ
Aniden içinizin boşaldığını, kalp atımınızın hızlandığını ya da ara ara düzensizlik olduğunu hissediyorsanız, kalbinizde aritmi bulunabilir. Sıklıkla ileri yaşta ortaya çıkmakla birlikte, her yaş grubunda görülebilen aritmiye, kimi zaman stres kimi zaman da kalp kapak problemleri ya da romatizmal kalp rahatsızlıkları yol açabiliyor.
Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Oğuz Yılmaz, aritmi ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Kalbin belli bir ritimde çalışması gerekir. 60 saniye içinde belirli sayıda kalp atımının, düzenli şekilde gerçekleşmesi büyük önem taşır. Aksi durumlar, kalbin performansını olumsuz yönde etkiler. Aritmi olarak tanımlanan bu tablonun ortaya çıkmasında da farklı nedenler rol oynar.
Aritminin temelinde yapısal bozukluklar bulunabilir. Sıklıkla kalp kapaklarında bozulmalara, kalbin odacıklarında büyümelere rastlanır. Öte yandan vücuttaki elektrolit dengesizliklerinden dolayı potasyum oranının yüksek olması, kalsiyum oranlarının farklı, düşük veya yüksekliği de kalp ritmini etkileyebilmektedir.
60 yaş üzeri her 10 kişiden birinde görülüyor
Kalp ritminde bozulma, her bireyin başına gelebilecek bir rahatsızlıktır. Farklı türlerde ortaya çıkan aritmiler içinde en sık atriyal fibrilasyona rastlanır.
60 yaş üzeri popülasyonda yüzde 10’dan fazla oranda atriyal fibrilasyona rastlanmakla birlikte özellikle ileri yaştaki hasta grubunda bu rahatsızlık başka problemlere de yol açabilmektedir.
İlk ve en temel belirti çarpıntı
Aritmi, en sık çarpıntıyla belirti verir. Çünkü insanlar normal hızda kalp atışlarını fark etmez ama aksi bir durumda hissedilebilir. Genellikle alkol tüketimi, aşırı heyecanlı veya stresli durumlarda kalp atışının son derece hızlı olduğu fark edilir.
Hastaların birçoğu birkaç dakika boyunca koşuyormuş gibi atımının hızlandığını, buna bağlı olarak bir anda kalp kasılma performansı da azaldığından tansiyon düşüklüğüyle birlikte çarpıntı ve baş dönmesi hissedebilir. Böyle bir durumda özellikle araç kullanan kişiler baş dönmesi ve kontrol kaybı nedeniyle kaza yapabilir.
Stres kalp atım hızında değişikliklere neden olabiliyor
Aritminin altında farklı sorunlar yatabilir. Bazen stres, bazen de organik rahatsızlıklar, yani ciddi kalp kapak problemleri hatta romatizmal kalp hastalığı bu soruna yol açabilir. Dolayısıyla kişinin karşısına ne zaman ve ne türde bir sorun çıkaracağı bilinmeyen aritminin önemsenmesi gerekir.
Normalde kalp hızının dakikada 60-90 atım civarında olması gerekir. Ancak kişi durup dururken içinin boşaldığını, kalp atımı başta olmak üzere her şeyin hızlandığını ya da ara ara düzensizlik hissederse bunların önemli işaretler olduğunu bilerek, bir hekimle görüşmelidir.
Tanıda holter tetkiki önemli
Ritim bozukluklarının tanısında fiziki muayene, en basit ve etkili yöntemdir. Çünkü kalp ritmi dinlenerek ya da hastanın nabzı ölçülerek sorunun yaşandığı an aritmi fark edilebilir. Ayrıca EKG de kalp ritmini gösteren önemli ve kolay ulaşılabilir bir tetkiktir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta aritminin gerçekleştiği an muayene olunması ya da EKG çekilmesidir. Ritim bozukluğu her zaman yakalanamayabilir. Çünkü bazen hiç olmaz bazen de 3-4 ayda bir ortaya çıkar ve yalnızca birkaç saniye sürer. Ancak insan hayatını etkileyen bir rahatsızlık olduğundan kesin tanı için 24 saatlik EKG olarak tanımlanan holter tetkiki yapılması büyük önem taşır.
Tedavisi kişiye özel planlanıyor
Tedavide farklı yöntemler uygulanır. İlk sırada medikal tedavi gelir. Bazı hastalarda cerrahiye de ihtiyaç duyulabilir. Bu grubu daha çok kalp kapağı veya kalp damarlarındaki darlık nedeniyle by-pass yapılacak hastalar oluşturur. Eğer bu rahatsızlıklara ritim bozukluğu da eşlik ediyorsa, ablasyon tedavisi uygulanır.
Aritmiye neden olan rahatsızlık bir elektrolit bozukluğuysa onu düzeltmek, sadece elektrik sisteminin bir bozukluğuysa buna yönelik ilaç tedavisi yapmak gerekir. Eğer bu yöntemlerle de yanıt alınamazsa kateter yöntemiyle, aynı anjiyografi gibi kasıktan girerek kalbe ulaşılır. Organdaki belli yerlerin yakılması yani ablasyon yöntemi uygulanır. Hastanın genel durumuna göre kateter ya da cerrahiyle uygulanan bu tedaviyle sonuç elde edilebilir.