- PUMA ‘dolce vita’ tarzı bir hayatın ‘parola’sını veriyor - 26 Nisan 2024
- Syorell ürünleri ile güneşle mutlu anılar biriktirin - 26 Nisan 2024
- LC Waikiki müşterilerini aktif bir yaşama teşvik ediyor - 26 Nisan 2024
Belli düzeyde kaygı bizi korur
2020 yılına doğal afetler, savaşlar, göçler, kazalar ve yeni bir salgınla girdik. Koronavirüs tüm dünyayı etkilerken, hayatımızın tam ortasına yerleşti. Kişisel hijyen, sosyal mesafe gibi beden sağlığımıza yönelik önlemleri alırken, ruh sağlığımızı da ihmal etmemek gerekiyor.
Uzman Psikolog Elif Sağlam
Biruni Üniversite Hastanesi’nden Uzman Psikolog Elif Sağlam, koronavirüs stresiyle başa çıkma yolları hakkında bilgi verdi:
Kaygı bizi koruyan, tehditlere karşı duyarlı hale getiren, hayatta kalmamıza yarayan bir duygudur. Bunun yanında kaygının düzeyi, işlevselliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Belli bir düzeye kadar kendimizi korumak, bilgi edinmek ve önlem almak için motivasyon sunarken, kişisel hijyen ve sosyal izolasyon gibi önlemlere karşı hassasiyet göstermemizi sağlar.
Aşırı kaygı bağışıklık sistemimizi olumsuz etkiler
Kaygı bizi koruyacak düzeyin üzerine çıktığında ise sağlığımızı olumsuz etkilemeye başlar ve hastalığa direnme gücümüzü kaybederiz. Yoğun stres, bağışıklık sistemimizi düşürdüğü için birçok hastalığa yakalanma ihtimalini de artırır. Hastalıktan korktuğumuz için kaygılanıp, bu kaygıyı aşırı düzeyde yaşadığımızda yoğun bir strese maruz kalarak hastalığa daha da açık bir hale gelmiş oluruz.
Gerçek dışı bilgiler kaygı düzeyimizi artırır
Bu süreçte kaygımızın en çok artmasına sebep olan durumlardan biri, sosyal medyada yayılan gerçek dışı bilgilere çok sık maruz kalmamız. Her gün yeni felaket senaryolarının yazıldığı, doğru bilginin yanlış olandan ayırt edilmesinin çok güç olduğu kaynaklardan bilgi edinmeye çalışmak, bu süreçte psikolojik olarak bireylerin kaygı düzeyini arttırırken, toplumsal olarak da panik halinin yaşanmasına neden olmakta. Bu nedenle güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek önem taşıyor.
‘Bana bir şey olmaz’ demeyin!
Koronavirüs ihtimalini küçümseyerek ‘Bana bir şey olmaz’ düşüncesiyle kişisel tedbirleri almamakla, ‘Kesin beni bulur’ düşüncesi ile hayatı sadece bu hastalıktan ibaretmiş gibi algılamak da işlevsel olmayan kaygı düzeyleridir.
Sağlıklı olan kaygı düzeyi ise, gereken önlemleri almamız için gerekli motivasyonu sağlamalı, aynı zamanda günlük işlevleri bozmayacak düzeyde olmalıdır. Bu salgına karşı göstermemiz gereken mücadelede beden ve ruh sağlığının bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Bedenimizi tehditlerden korumaya yönelik alınacak tedbirlerin yanında, ruh sağlığımızı korumaya yönelik öneriler de oldukça önemli. Peki, bu süreçte ruh sağlığımızı korumak adına neler yapılabilir?
1-Sosyal desteği sürdürün: Teknolojiden ölçülü faydalanmanın tam zamanı! İnternet ve telefonları kullanarak sevdikleriniz ile iletişimi evden sürdürmeye devam edin.
2-Sosyal medya takibini azaltın: Yalnızca güvenilir kaynaklardan gündemi takip edin; doğruluğu kesin olmayan bilgilerin paylaşımına katkıda bulunmayın.
3-Kaygınızı artıran konuşma ve kişilerden uzak durun: Bunun yerine hobilerinize vakit ayırın; kitap okuyun, film izleyin, müzik dinleyin, stresten uzak durun, kalabalık ortamlara girmeyin.
4-Kendinize zaman ayırın: Öncesinde yeterince vakit bulamadığınız işleriniz ve ilgi alanlarınıza yönelmenin tam zamanı! Evde kalmayı kendinize zaman ayırmak için fırsata dönüştürün.
5-Sağlığınıza vakit ayırın: Stres azaltıcı özelliği olan nefes ve gevşeme egzersizleri yapın, spor yapın, uyku düzeninize dikkat edin, sağlıklı beslenin, bol sıvı tüketin ve kişisel hijyeninize her zamankinden daha fazla dikkat edin.
