- Kérastase 60. yılını global marka elçileriyle kutluyor - 11 Ekim 2024
- Eastpak x Peanuts Koleksiyonu çevre dostu - 11 Ekim 2024
- DESA’nın yeni marka yüzü Hafsanur Sancaktutan oldu - 4 Ekim 2024
Meme kanseri daima kitle ile ortaya çıkmıyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre; sadece 2020 yılında 2.3 milyon kadın meme kanseri teşhisi alırken, yüzde 30’u hayata veda etti. Erken teşhis ve tedavi ile iyileşmenin mümkün olduğu meme kanserinde, farkındalık hayati önem taşıyor.
Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, meme kanseri konusunda doğru bilinen yanlışları anlattı:
Meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkan kanserin; her 8 kadından birinde görülme riski bulunuyor. Üstelik bilinenin aksine; yaş arttıkça riski de artıyor. Meme kanseri gelişme riski 30 yaşında 2212’de 1, 40 yaşında 233’te 1, 50 yaşında 69’da 1, 60 yaşında 38’de 1, 70 yaşında 27’de 1, 80 yaşında ise 10’da 1’dir.
Vakaların yüzde 80’inde aile öyküsü yok
Risk faktörleri söz konusu olduğunda akla ilk gelenlerden biri genetik yatkınlık oluyor. Ancak bu, sadece ailesinde meme kanseri öyküsü olanların risk altında olduğu anlamına gelmiyor. Ailede meme kanseri öyküsü bulunması kansere yakalanma riskini artırsa da, vakaların yaklaşık yüzde 80’i herhangi bir risk faktörü bulunmayanlarda gelişiyor. Ayrıca bu kanserlerin sadece yüzde 5-10’unda genetik anormallik söz konusu. BRCA1 ve BRCA2 isimli iki genin meme kanseri ile ilişkisi kanıtlandı. Kadınların sadece yüzde 0.1’i bu geni taşıyor ve kanserlerin sadece yüzde 5’i BRCA1 ve BRCA2 gen taşıyıcılığıyla ilişkili olduğunu biliniyor.
Meme kitlelerinin yaklaşık yüzde 80’i iyi huylu lezyonlardan meydana geliyor. Kitle, kanserin en önemli belirtilerinden biri olmakla beraber, kanser tanısı olan kadınların bazılarında belirgin kitle saptanmayabiliyor. Bu nedenle bazı belirtilerin varlığı durumunda doktora başvurulması gerekiyor. Memede şişlik, cildinde çekinti, portakal kabuğu görünümü, kızarıklık, şeklinde değişiklik, başında kabuklanma, soyulma, meme başı şeklinde değişiklik, başın içeri çökmesi, başından akıntı gibi belirtiler, muayene gerektiren göstergelerdir. Ayrıca memede kitle fark edildiğinde de doktora gitmenin ihmal edilmemesi gerekiyor. Çünkü kanserin erken yakalanması tedavi şansını oldukça artırıyor.
Meme başı akıntısına dikkat
Meme başı akıntılarının büyük çoğunluğunun iyi huylu meme hastalıklarıyla ilişkili olduğu biliniyor. Kendi kendine olmayan (memeyi sıktığında gelen), her iki memeden de gelen beyaz, sarı, yeşil renkli akıntılar kansere işaret etmiyor. Ancak kanlı ve su gibi berrak akıntıların anormal kabul edilmesi gerekiyor. Akıntıların sadece yüzde 10’unda kanser saptanır. Kanlı akıntıların çoğunun nedeni iyi huylu hastalık olan süt kanalı içindeki papillomlardır. Ancak 40 yaşından büyükseniz, akıntı tek taraflı ise, kendi kendine oluyorsa ya da kitle eşlik ediyorsa mutlaka doktorunuza başvurun.
Kitlenin ağrılı olması da kanseri işaret edebilir
Genellikle fibrokistik değişiklikler ağrılı olsa da, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 10’unda da ağrı eşlikçi oluyor. Bu nedenle ağrıya güvenilerek muayenenin ihmal edilmemesi gerekiyor. Fibrokistik değişiklikler iyi huylu değişikliklerdir ve kanser riskini artırmaz. Ancak bu değişiklikler ve dokunun yoğunluğu kanserin mamografide görülmesini engelleyebiliyor. Bu nedenle fibrokistik değişiklikleri olan kadınlarda kanserden şüpheleniliyor ve mamografi bulguları normalse meme ultrasonu ve MR’ı gibi ilave tetkiklere gerek duyulabiliyor.
Mamografinin yüzde 80 doğruluk oranı var
Mamografi meme kanserinin saptanmasında altın standart olmasına rağmen,yüzde 100 saptayamıyor. Tüm yaş gruplarında mamografinin bu kanseri saptamadaki doğruluk oranı ise yaklaşık yüzde 80. Hastanın yaşı, meme dokusunun yoğunluğu ve menopoz durumu mamografinin doğruluk oranını etkiliyor. Memedeki düzensizlik ile çevredeki dokunun aynı yoğunlukta olduğu durumlarda mamografi kitlenin ayrımını yapamayabiliyor. Bu nedenle mamografi normal dahi olsa, doktorunuzun fizik muayenesi her zaman daha değerlidir.
Mamografinin kanserine ya da kanserin yayılmasına neden olduğu tamamen yanlıştır. Mamografi güvenli bir yöntemdir. Günümüzde kullanılan mamografi cihazları çok düşük dozda radyasyon veriyor. Bu miktarın meme dokusuna ve vücuda herhangi bir zararı bulunmuyor. Bu sebeple mamografiyi güvenle çektirebilirsiniz. Ayrıca mamografi bu kanserin erken tanısı için en önemli yöntemlerden biridir. Mamografide alınan ışının kendisi de, mamografi için meme dokusunun sıkıştırılması da kanserin yayılmasına kesinlikle yol açmaz.