Tahlil sonuçlarında çıkmayan ağrılarınızın sebebi ‘fibromiyalji’ olabilir

‘Tüm vücudum ağrıyor ama sebebi bulunamıyor’ diyorsanız dikkat!

Bedensel rahatsızlıklarınız ve şikayetleriniz yapılan tahlil ve testlerde sonuç vermiyorsa; mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına danışın!

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Saime Demirci, yumuşak doku romatizmal ağrı sendromu olan fibromiyalji hakkında merak edilenleri cevapladı:

Bedensel yorgunlukla kendini hissettiren, halsizlik ve gerginlikle birlikte vücudun çeşitli yerlerinde tanımsız ağrılarla devam eden;  çağın en yaygın olan hastalıklarından biri olan ‘Fibromiyalji’ doğru tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini ve iş gücünü olumsuz etkiliyor.

Genellikle yaşam tarzının değiştirilmesi ile tedavi edilebilen fibromiyalji; stres devreye girdiği an yeniden tekrarlayabiliyor. Farklı branşlarda hekimlere başvurulması; belirtilerinin başka hastalıklarla karşılaştırılması, doğru teşhis sürecini uzatıyor.

Fibromiyalji sendromunun belirtileri

Kasları, ligamanları, kirişleri etkileyen, uyku bozukluğu, kaslarda yaygın ağrı ve hassasiyet, aşırı yorgunluk, halsizlik ve sabah tutukluğu ile kendini belli eden kronik yumuşak doku romatizmal ağrı sendromudur. Özellikle vücudun belli noktalarında aşırı hassasiyet ile kendini belli eder. Fibromiyaljiye; uyku bozukluğu, baş ağrısı, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal bozukluklar eşlik edebilmektedir.

Toplumun yüzde 3’ünde görülen fibromiyaljiye kadınlarda, erkeklere göre üç kat daha sık görülmektedir. Kadınlarda en sık görülme yaşı 25-50 yaş arasındadır. Araştırmalar, ülkemizde yaklaşık 1.3 milyon fibromiyalji hastası olduğunu göstermektedir.

Kişilerin özel bir karakteri vardır

Kendilerinden beklentileri çok yüksektir, mükemmeliyetçidir. Çok titizdir ve duygu durumları çok çabuk değişir. Bu kişilerin stresli zamanlarında ağrılarının artma ihtimali çok yüksektir. Fibromiyaljide yaygın ağrıya eşlik eden belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Herhangi bir ağrıyı normalden daha fazla algılamak
  • Ağrı yapmayan uyarıcıları da ağrı gibi hissetmek
  • El ve ayaklarda karıncalanma hissi ve uyuşma
  • Çarpıntı
  • Egzersize karşı dirençsizlik
  • Kabızlık, ishal ve gaz şikayetleri
  • Depresyon ve anksiyete hali yaklaşık yüzde 30-50 oranında artmıştır.
  • Hafıza problemleri Dikkati toplamada, işe konsantre olmakta yeni şeyler öğrenmede zorlanılır. Olayları, bir sis perdesi arkasından görmek gibidir
  • Gün boyunca yorgunluk hissi, dinlenemeden uyanmış olma hissi
  • Uyku kalitesinde azalma
  • Noniseptif uyarılar nedeniyle, ağrının azaltılması ile hissedilen genel hassasiyet
  • Kişiye göre değişen ödem hassasiyeti
  • Hastaların yüzde 30-50’si eklem hipermobilitesine sahiptir
  • Vücudun üst kısmı ile sınırlı olan kızarma eğilimi

Tanı klinik muayene ve hasta yakınmalarıyla konuyor

Bu hastalığın tanısı için hiç bir özel tanı testi yoktur ve tüm laboratuvar tetkikleri de normaldir. Bu nedenle tanı genellikle yıllarca gecikmekte, gereksiz birçok tanı için birçok tedavi uygulanmaktadır.

Tedavide en önemli prensip hasta-hekim işbirliğidir. Mutlaka hem hastaya hemde hasta yakınlarına hastalık ve tedavisi hakkında eğitim verilmelidir.  Stresten uzak düzenli bir yaşam, dengeli beslenme ve düzenli uyku tedavinin en önemli anahtarlarıdır. Vücut dinlenemediği sürece kişi, günlük yaşamda karşılaştığı en ufak bir olaya bile aşırı tepki verecektir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar beslenme şeklinin de ağrıya katkıda bulunabileceğini düşündürmektedir. Ağrının beyine iletilmesinde önemli rol oynayan glutamat’ın diyetle fazla alınması, daha fazla ağrı hissinin beyine ulaşmasına neden olacaktır.

Glutamat ve aspartat denilen iki aminoasit diyetimizde iki şekilde bulunur. Bunlardan birisi kırmızı ette bulunan şeklidir, bağlı yapıdadır ve etin hazmedilmesi sırasında yavaş yavaş vücuda geçer. Diğeri ise serbest şeklidir ve gıdalara eklenen koruyucularda (Monosodyum glutamat şeklinde) mayalarda, soya sosu, parmesan peyniri, eski kaşar gibi gıdalarda yer alır. Bu maddeler, ağrının beyine daha fazla iletilmesine ve daha yüksek şiddette ağrı duyulmasına neden olurlar.

Bazı mineraller de ağrıyı beyine ileten maddelerin çalışmasında etkilidir. Magnezyum ve çinko düzeyleri düşük kişilerde ağrının daha fazla olduğu gösterilmiştir. B6 vitamini de ağrıyı beyine ileten maddelerin ağrı iletimini durduran maddelere çevrilmesini sağlayan enzimin temelidir. Bu nedenle B6 eksikliğinde de ağrı fazla şekilde hissedilir.  Omega 3 yağ asitleri de ağrı iletiminde önemlidir ve düzenli alınmalıdır.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir