Tüm organları etkileyen bu hastalığın nedeni bilinmiyor!

25-35 yaş arası kadınlarda daha sık görülüyor

Sarkoidoz, nedeni bilinmeyen bir hastalık… Vücudun bağışıklık sisteminin bilinmeyen bir maddeye cevap vermesinden kaynaklandığı düşünülüyor. En sık akciğer ve lenf bezlerini tutmakla birlikte gözleri, cildi, kalbi ve diğer organları da etkileyebiliyor.

Uzm. Dr. Hamza Ogun

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Uzm. Dr. Hamza Ogun, “Sarkoidoz, vücudunuzun herhangi bir yerinde küçük çapta iltihaplı hücre toplanması ve büyümesiyle karakterize bir hastalıktır. Bazı araştırmalar; bulaşıcı ajanların, kimyasalların, tozun ve vücudun kendi proteinlerine karşı potansiyel anormal bir reaksiyonun, genetik anlamda yatkın kişilerde granülom gelişiminden orumlu olabileceğini göstermektedir.

Sarkoidoz sıklığı coğrafi konum, ırk ve cinsiyete göre değişiyor. Hastalığın görülme sıklığı 25-35 ve özellikle kadınlarda 45-65 yaşları arasında iki pik yapıyor. Belirti ve semptomları hangi organların etkilendiğine bağlı olarak değişiyor. Bazen yavaş yavaş gelişiyor ve yıllarca süren semptomlar ortaya çıkıyor.

Tesadüfen fark ediliyor

Sarkoidozu olan birçok kişinin semptomu yoktur, bu nedenle hastalık akciğer filmi ya da tomografi çekildiğinde keşfedilebilir. Örneğin; akciğer tutulumuna bağlı olarak öksürük, nefes darlığı ve göğüs ağrısı ortaya çıkabilirken, deri tutulumu olduğunda ayak ve bacak kısımlarında kırmızı-mor renkli şişlikler ortaya çıkabilir.  Göz tutulumuna bağlı görme bulanıklığı ve ışık hassasiyeti meydana gelebilir.

Her hastanın tedavi edilmesi gerekmiyor

Hastalığın tanısında, akciğer röntgeni ve tomografisi önemli yer tutmaktadır. Sonraki aşamalarda ise sarkoidozdan şüphelenilen hastalarda teşhise gitmek için bronkoskopi, lenf bezi biyopsisi, dudak biyopsisi bazen de akciğer biyopsisi yapmak gerekebilir. Bronkoskopi hastanın bronş sistemini görmeyi ve gerektiğinde biyopsi işleminin yapılmasını sağlayan elastik bir borudur. Lenf bezi biyopsisi için farklı yöntemler de kullanılabilir. Bunların başında EBUS adı verilen ve bronkoskopun ucuna yerleştirilen ultrason sayesinde, görerek biyopsi yapmaya olanak sağlayan bir yöntem gelir. Son yıllarda kullanımı artmıştır. Bazı hastalarda ise mediastenoskopi adı verilen cerrahi bir işlem ile tanı konulması gerekebilir.

Tanı konulan her sarkoidoz hastasının tedavi edilmesi gerekmez. Erken evre hastalarda kendiliğinden iyileşme oranları yüksektir, bu nedenle tanı alanların yarısına tedavi verilmez. Göz, kalp, sinir sistemi tutulumuna ait bulgular varsa kortizon tedavisi gerekir ve hastaya göre tedavi dozu ve süresi belirlenir. Sarkoidozda tedavi esasen, bağışıklık sisteminin cevabını baskı altında tutmak için kullanılır; böylece hastalığa bağlı şikayetler azalır. Kortizon ve immunsupresif denilen bağışıklık azaltan ilaçlar, immün sistemi baskılar ve hastalığı uyur durumda tutmaya çalışır. Ancak uzun süreli kortizon kullanımının yan etkileri de olabilir. Osteoporoz, diyabet gelişimi, katarakt, hipertansiyon, obezite, kas güçsüzlüğü ve yüzde şişme ortaya çıkabilecek yan etkilerdir.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir