Pandemide maske kullanımı ağız kokusunda farkındalık yarattı

Kokuya karşı alabileceğiniz önlemler 

Covid-19 süreciyle birlikte günlük hayatımızın bir parçası olan maske kullanımı; kişinin kendi ağız kokusunu fark etmesini ve çözüm arayışını beraberinde getirdi. Ağız kokusu ya da tıbbi adıyla halitozisin farklı nedenleri var.

Dr. Hatice Ağan

Acıbadem Altunizade Hastanesi Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Dr. Dt. Hatice Ağan, “Sık sık maske değiştirmesine rağmen, yediklerinden bağımsız kötü bir koku aldığını söyleyen ve ağız kokusu şikayetiyle başvuran hastaların sayısı pandemi arttı” dedi.  Ağan, hem ağız kokusuna yol açan  nedenleri anlattı hem de alınabilecek etkili önlemleri sıraladı.

Birçok nedeni var

Çeşitli araştırmalarda, erkeklerde kadınlardan daha fazla olduğu görülmektedir. Yaşın ilerlemesi ağız kokusunun artması için belirgin bir faktörken; boğaz ve bademcik enfeksiyonları sırasında çocuklarda da yaşanabiliyor.

  • Fizyolojik halitozis; daha çok beslenme alışkanlıkları, soğan, sarımsak gıdalar ve uzun süre aç ve susuz kalmaya bağlı olarak ortaya çıkar. Tehlikeli olan patolojik halitozis ise bazı sağlık sorunlarından kaynaklanabiliyor.
  • Patolojik halitozis; KBB hastalıkları, geniz akıntıları, sinüzit ve bademcik hastalıkları, reflü, ülser, gastrit gibi sindirim sistemi hastalıklarının yanı sıra; akciğer ve solunum yolu hastalıkları, kronik böbrek yetmezliği, diyabet, hematolojik hastalıklardan kaynaklanabiliyor.

Diş çürükleri en yaygın nedeni 

Ağız kokusunun en yaygın nedeni, yüzde 80 oranında ağız ve diş sağlığı sorunları. Diş çürükleri ve çürük yüzeylerde biriken plaklar, bakteri tabakaları, ağızla uyumsuz dolgular ve diş eti iltihapları sebepler arasında yer alıyor.

Diş aralarında biriken gıdalar, kokuşmaya neden oluyor. Dişlerin yüzeyine yapışan plak ve tartar önce diş etinin iltihaplanmasına yol açıyor; oradan da çene kemiğine sirayet edebiliyor.

20 yaş dişleri olarak adlandırılan üçüncü azı dişleri de, ağız içinde kendine yer bulmaya çalışırken sadece çapraşıklığa değil, ağız kokusuna da neden oluyor. Kötü ağız hijyeni yani düzenli diş fırçalamama ve diş ipi kullanmama da ağız kokusunun en yaygın sebepleri listesinde yerini alıyor.

Popüler diyetler ve şekerli beslenmeye dikkat

Fazla protein tüketimi, vücudu enerji için yağ hücrelerini yakmaya zorluyor. Bu işlem de keton adı verilen artık ürünlere; dolayısıyla nefes ve idrar yolu ile salınan bir kokuya yol açıyor. Araştırmalarda vejetaryenlerde, hayvansal kaynaklı gıdaları tüketenlere göre daha az ağız kokusuna rastlandığı belirtiliyor. Protein ağırlıklı ve ketojenik diyetler ya da aralıklı oruç dediğimiz uzun süreli açlık durumu da ağız kokusuna yol açabiliyor. Bu tip diyetleri yapanlara bol su tüketmelerini öneriyoruz. Vitamin, mineral eksiklikleri ve tükürük akışındaki azalma da ağız kokusuna yol açabiliyor.

Kokuyu ölçen cihazlar mevcut

Ağız kokusu farkındalığı maskelerle artsa da bu sorun için teşhis ve tedavi arayışı yeni değil. Sülfür bileşiklerinin ölçümü yapılarak, hastalara ağız kokusu seviyesi ve nedenleri hakkında objektif bilgi veren halitozis ölçüm cihazları var.  Bu cihazlarda yapılan ölçümler sayesinde hastanın ağız kokusunun neden kaynaklandığını ve hangi seviyede olduğunu görmek mümkün.

7 basit ama etkili önlem

1-Düzenli diş fırçalama ve ara yüz bakımı

Dişler günde en az iki kez, ikişer dakika, diş etinden dişe doğru fırçalanmalı; ayrıca çürüklerin en çok olduğu diş araları diş ipi veya ara yüz fırçası ile temizlenmelidir. Şarjlı veya manuel fırçalarla dişlerin dile, damağa, yanağa bakan yüzeyleri ve çiğneyici yüzeyleri temizlenmelidir.

 2-Dil fırçalama

Dilin kadifemsi dokusu yüzeyinde çok miktarda mikroorganizma barındığından, bu mikroorganizmaların özel dil fırçaları ile temizlenmesi ağız kokusunu önlemede çok önemlidir. Ağız gargaraları da antiseptik özelliklerinden ötürü ferah bir nefes sağlamada faydalıdır.

3-Diş muayenesi

Zamanında çekilmeyen 20 yaş dişleri, arka bölgede cep oluşumu ve kokuya neden olabilmektedir. Dişlerdeki çapraşıklık ortodontik olarak düzeltilmez ise ağız bakımı zorlaşmaktadır. Dişlerin çürümesi ve diş eti hastalıklarının oluşumu kolaylaşır. Koruyucu diş hekimliği uygulamaları, yılda iki kez düzenli olarak yapılan diş hekimi kontrolü ile diş taşı temizliği, yukarıda sayılan tüm ağız ve diş kaynaklı sorunların ilerlemeden çözülmesini sağlayacaktır.

4-Protezlerin temizlenmesi

Düzenli temizliği yapılmayan protez yüzeylerinde bakteri ve mantar birikimi olabilir. Yemek artıklarının yapışmasıyla kokuşma meydana gelebilir; bu nedenle protezler özel fırçalarla temizlenmeli, antiseptik solüsyonlarda saklanmalıdır.

5-Bol su tüketimi

Bol su içmek koku ile mücadele etmekte faydalıdır. Ağız içindeki birikintilerin uzaklaştırılmasını sağlar ve ağız kuruluğunun önüne geçer.

6-Tütün ürünleri ve alkolden uzak durmak  

Sigara kullanımına bağlı tartar birikimi kolaylaşır. Sigara, diş eti hastalıklarının daha sinsi ilerlemesine neden olur. Ayrıca tütün ve aşırı alkol kullanımı ağız kanserlerinin de en önemli nedenlerinden biridir.

7-Sebze ve meyvelerin ısırılarak tüketilmesi  

Elma, havuç gibi yiyeceklerin ısırılarak tüketilmesi sırasında tükürük artmaktadır. Böylece diş yüzeyleri daha kolay  temizlenmektedir. Meyveleri ısırarak yemek, tükürük bezlerinin salgı üretimini aktive eder. Şekersiz sakız çiğnenmesi de tükürük miktarını artırarak, kokunun önüne geçebilmektedir.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir