Sepsis her 2.8 saniyede 1 kişinin yaşamına mal oluyor!

 ‘Sepsis acil tedavi gerektirir’

Sepsis, dünyada 2.8 saniyede bir kişinin ölmesine yol açıyor. Sağ kalanların ise yaklaşık yüzde 50’sinde ömür boyu fiziksel veya psikolojik bozukluk kalıyor.

Prof. Dr. Sibel Temür

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Sibel Temür, sadece bağışıklığı zayıf kişilerin değil, sağlıklı kişilerde de enfeksiyon odağı tedavi edilmediğinde kan yolu ile tüm vücuda yayılan organ yetmezliği geliştiren sepsis hatta septik şok gelişebileceğine işaret etti.

Enfeksiyon ve organ yetmezliği ile birlikte seyreden sepsis; tüm hastane yatışları içinde en ölümcül olanı. Her yaş grubunda ortaya çıkabilen bu hastalık nedeniyle dünyada her yıl 11 milyon kişinin yaşamını kaybediyor.

‘Farkındalığın yeterli olmaması tanıyı zorlaştırıyor’

Sepsisin tanı ve tedavisi zor. Hastalığın görülme sıklığı her yıl yüzde 9 oranında artış gösteriyor.  Herhangi bir enfeksiyona karşı konağın oluşturduğu anormal; aşırı immün yanıta bağlı gelişen, hayatı tehdit edici organ fonksiyon bozukluğudur. Enfeksiyon ve organ yetmezliğinin birlikteliğidir. Vücutta odak olarak başlayan bir enfeksiyon tedavi edilmediğinde; ilerleyerek kan sistemi ile yayılıyor. Tüm vücudu içine alan bulgular ile çeşitli organ sistemlerinde hasarlanma ve organ yetmezliği tablosu oluşturabilir. Dolayısıyla her enfeksiyonunun sepsise dönme riski var.

Sepsiste organ yetmezliği ve enfeksiyon bir arada olduğu için bulgular da değişebilmektedir. Bazı durumlarda enfeksiyon, bazen de organ yetmezliğine ait bulgular ön plana geçmektedir. Bu nedenle enfeksiyonun ön planda olduğu vakalarda organ yetmezliği olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Sepsiste klinik ve laboratuvar bulgular ile tanı konmaktadır. Enfeksiyona ait klinik bulgular; konuşmada bozukluk, bilinç bulanıklığı, ateş, titreme, kas ağrısı, idrar yapamama, şiddetli solunum sıkıntısı, ölüm hissi, ciltte beneklenme ve solukluk şeklinde olabilmektedir. Septik şok tablosunda hastanın tansiyonunun çok düştüğü nabzının düzensizleştiği dolaşımın bozularak doku oksijenlenmesinin de hipoksi düzeyine indiğini görüyoruz.

İlk bir saat içindeki erken ve etkin müdahaleyle sepsise bağlı hastane ölüm oranı yüzde 60’tan yüzde 20’lere inmektedir. Sepsise yol açan patojen; bakteriyel, viral, mantar, paraziter veya bilinmeyen bir enfeksiyon olabilmektedir. Tedavide spesifik patojene yönelik antibiyoterapi çok önemli.

Hastanın hem klinik hem laboratuvar değerlendirmesi hızla yapılırken gerekli sıvı ve antibiyoterapisinin başlamak önceliklidir. Hastanın kan kültürüne göre geniş spektrum başlanan antibiyotik birkaç gün içinde daraltılarak; sadece patojen mikroba spesifik antibiyotiğe değiştirilmektedir.

‘Etkin antibiyoterapi olmadan sepsiste yaşam kaybı kaçınılmaz’

Basit viral üst solunum yolu hastalıklarında antiviral etkisi hiç olmayan antibakteriyel geniş spektrum antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımı direnç gelişmesine yol açıyor. Aynı zamanda antibiyotiklerin düzgün zaman aralıklarında ve etkin sürede kullanılmaması da direncin diğer sebepleri. Sepsis gelişmesi halinde verilen antibiyotikler bu gelişen direnç nedeni ile etkisiz kalıyor. Ne yazık ki, tedavi için hasta mikroplara karşı savunmasız duruma düşebiliyor.

Bireysel ve toplumsal önlemler gerekiyor

Sepsis tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da son derece önemli bir sağlık sorunu. Önlemek için de toplumsal farkındalığın artması gerekiyor. Bireysel hijyen sağlanmalı ve el yıkama alışkanlığı geliştirilmeli. Çocuklarımızda bu kültür oluşturulmalı. Bunun dışında bir diğer önemli nokta, antibiyotiklerin gereksiz kullanılmaması ve antibiyotik direnci gelişmesinin önlenmesi. Antibiyotikler gerekli durumlarda ve sadece hekim kontrolünde reçete edildiği şekilde kullanılmalı. Enfeksiyon önleme ve kontrol programlarının oluşturulması; toplumsal farkındalığın artırılması da önemli.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir