- Yeni yıl için hediye arayışında olanların telaşına son verecek - 8 Aralık 2024
- Yeni yılın tüm renkleri Anker’in yeni hoparlöründe - 8 Aralık 2024
- Yeni yıl için şık ve pratik hediye önerileri - 8 Aralık 2024
Her bin bebekten 3’ünde bu sorun görülüyor
Ülkemizde her yıl 1 milyon 200 bin doğumun gerçekleşiyor ve her bin bebekten 3’ü spina bifida sorunu ile dünyaya geliyor.
Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Memet Özek, spina bifidanın hidrosefaliden böbrek kaybına kadar birçok soruna neden olabileceğini belirterek, zamanında ve doğru tedavinin çok önemli kazanımlar sağlayacağına dikkat çekiyor.
Bebeğin kağıt gibi düz olan omuriliği hamileliğin birinci ayının sonunda yavaş yavaş kendi üstüne katlanıp tüp şeklini alıyor. İşlem yarıda kalır ve omurilik kapanamazsa, halk arasında ‘Ayrık veya açık omurga’ olarak bilinen spina bifida oluşuyor. Hamileliğin ilk dördüncü haftasının sonunda oluşan bu anomalide bebeğin omuriliği ve buradan çıkan sinirlerin bir kısmı vücut dışında açık olarak ya da bir kese içinde yer alıyor. Spina bifida; beyinde sıvı toplanması (hidrosefali), kifoz (kamburluk), kısmi felç, ayaklarda yürümeyi önleyecek boyutta anomaliler, böbrek kaybına yol açabilen mesane problemleri, idrar ve büyük tuvaletini kaçırma, cinsel fonksiyon bozuklukları gibi yaşamsal öneme sahip problemlere yol açabiliyor. Spina bifida tümüyle önlenemese de, riski minimum düzeye indirmek mümkün olabiliyor.
Bebeğin omuriliğinin hamileliğin ilk dördüncü haftasının sonunda tüp şeklini alma sürecinde ‘folik asit’ takviyesi son derece önemli bir rol üstlenir. Hamilelik öncesinde folik asit takviyesi riski minimum düzeye düşürebiliyor. Bu nedenle anne adayının spina bifida riskine karşı hamile kalmadan önce kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurarak en az 3 ay süreyle mutlaka folik asit takviyesi alması çok önemli. Anomali, hamileliğin birinci ayının sonunda oluştuğu için hamilelik başladığında alınan folik asit takviyesi artık yarar sağlamıyor.
Doğru tedavi hayat kurtarıyor
Spina bifida hamilelik sırasında yapılan kan ve ultrason takibiyle saptanabiliyor. Toplumumuzda spina bifida ile doğan bebeklerin hayata tutunamayacaklarına, yaşasalar bile zihinsel olarak geri kalacaklarına dair yaygın bir inanış var. Erken dönemde doğru tedavi ve düzenli takip sayesinde spina bifida ile doğan bebeklerin yüzde 90’ı yaşıyor. Bu çocukların yüzde 85’i de yürüyebiliyor. Ayrıca her 3 çocuktan 2’si yaşamlarını idame ettirebilmek için gereksinim duydukları tüm günlük işlerini yapabiliyorlar. Yine bu çocukların yüzde 80’i de normal bir entelektüel zekaya sahip oluyor.
İlk 36 saat müdahale edilmesi gerekiyor
Bu süreçte yapılan ameliyatla spina bifidalı bebekleri gelecekte bekleyen sorunlar minimum düzeye indirilebiliyor. Bu bebeklerde omurilik sorununun yanı sıra hidrosefaliden kifoza, beyincik fıtıklaşmasından idrar tutamamaya kadar pek çok sorun görülebiliyor. Tüm bunlar hayat boyu takip edileceği için spina bifidanın tedavisi bir ekip işidir. Bu ekipte çocuk beyin ve sinir cerrahisi, ortopedi, çocuk ürolojisi, klinik psikolog, çocuk nörolojisi ve hareket analizi uzmanı yer almaktadır.
Böbrekler korunabiliyor, idrar kaçırma önlenebiliyor
Spina bifida ile doğan bebeklerin yüzde 90’ında idrar yolu enfeksiyonları ve idrar kaçırma gibi üriner sistemle ilgili sorunlar gelişiyor. İdrar yolu enfeksiyonları tedavi edilmediği takdirde böbrek yetmezliğine neden olabiliyor. Her hastaya özel olarak belirlenen üriner sistemle ilgili tedaviler; temiz aralıklı kateterizasyon, ilaç kullanımı, mesane kası içine uygulanan botoks ve mesane büyütme ameliyatlarından oluşuyor. Günümüzde erken dönemde tedavi, multidisipliner yaklaşım ve düzenli takip sayesinde çocuklar ileride böbrekleri korunmuş, idrar ve büyük tuvaletini kaçırma problemi olmayan, cinsel olarak aktif ve çocuk sahibi olabilen bireyler olarak yaşamlarına devam edebiliyorlar.