Sadece çene ve diş ağrısı bile kalp krizinin sinyali olabilir!

Kalp krizinde ‘İlk 60 dakika’ neden çok önemli?

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 yılı verilerine göre; dünyada yılda 18 milyon ülkemizde ise yılda yaklaşık 200 bin kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor. Çalışmalar ülkemizde 30 yaş üzerindeki her 100 kişiden 6’sının kalp krizi geçirdiğini ortaya koyuyor.

Kalp krizinde akla hemen göğsün tam ortasında basınç veya ağırlık hissi şeklinde gelişen ve bazen kollara da yayılabilen şiddetli ağrı geliyor. Oysa kalp krizi, hastaların yüzde 20-30’u gibi yüksek bir oranında göğüs ağrısı olmadan ve ‘atipik’ adı verilen ‘sinsi’ sinyallerle gelişiyor.

Acıbadem Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez; “Günümüzde sağlık kuruluşuna zamanında ulaşıldığında hızlı tanı ve tedavi sayesinde kalp krizi neredeyse hasarsız atlatılabiliyor. Ancak koroner anjiyografi sonrasında pıhtı eritici ilaç, balon ve stent gibi tedavilerden etkin sonuç alınabilmesi için kalp krizinde ilk 60 dakika içinde tıkanmış kalp damarının açılması gerekiyor. Ne kadar hızlı müdahale edilirse, kalpte kas kaybı ve hücre ölümü de o kadar az oluyor. Krizden sonra gelişebilecek kalp yetmezliği veya ritim bozukluğu gibi ciddi sorunlar önlenebiliyor” dedi.

Midede yanma, bulantı ve kusma

Midede yanma hissi, bulantı, kusma, kollarda uyuşma, nefes darlığı, fenalık veya baygınlık hissi, soğuk terleme ile tansiyon düşmesi, kalp krizinin sinsi belirtilerini oluşturuyor. Kalbin alt yüzeyi midenin hemen üzerinde yer alıyor. Dolayısıyla kalbin alt bölümünü besleyen sağ koroner damar tıkanıklıklarında mideye yönelik sinyaller gelişebiliyor. Bu durumda ortaya çıkan midede yanma, hazımsızlık hissi, bulantı ve kusma; genellikle ağır yemeğe veya mide üşütmesine bağlanıyor.

Özellikle 40 yaş üstündeki hastalar efor sırasında veya istirahat halinde midede yanma hissi, hazımsızlık, bulantı ve kusma gibi şikayetleri olduğunda hekime başvurmayı ihmal etmemeliler. Sağlık kurumunda ise altta yatan nedenin kalp krizi olabileceği düşünülerek hareket edilmesi ve EKG çekilmesi gerekiyor. Aksi halde ortak belirtileri nedeniyle kalp krizi atlanıp, yanlışlıkla reflü ve gastrit tanısı konulabiliyor.

Çarpıntı, bayılma ve bilinç bulanıklığı

Çarpıntı, bayılma ve bilinç bulanıklığı da yine tek başına kalp krizinin habercisi olabiliyor. Bu belirtilerin altında ciddi ritim bozuklukları, akut kalp yetmezliği ve ani gelişen hipotansiyon bulunabiliyor.

Alt çeneye ve dişlere vuran ağrı

Özellikle alt çene ve alt çene dişlerinde oluşan ağrı da tek başına kalp krizine işaret edebiliyor. Sıklıkla efor halindeyken başlasa da istirahat ederken de görülebiliyor. Diş hekimleri ağrının diş ve çeneden kaynaklanmadığını tespit edince hastaları kardiyoloji uzmanlarına yönlendirebiliyor.

Genç yaş grubunda çenede gelişen ağrının kalp krizinden kaynaklanması düşük bir ihtimaldir. Ancak 40 yaşın üzerindeki erkekler ile 50 yaşın üzerindeki kadınların, özellikle tütün kullanımı, hipertansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği, obezite, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ve ailede erken yaşta gelişen koroner kalp hastalığı gibi risk faktörleri varsa bu belirtiler konusunda daha dikkatli olmaları gerekiyor.

Fenalık hissi ve çabuk yorulma

İç sıkılması, daralma hissi, hafif eforla bile gelişen nefes darlığı, aşırı yorgunluk ve bitkinlik gibi yakınmalarda akla ilk anda astım ile KOAH gibi hastalıklar gelse de yine altta yatan nedenin ciddi koroner arter hastalığı veya kalp krizi olabiliyor. Kalbe giden damar tıkandığında kalp vücuda yeterince kan pompalayamadığı için dokular oksijensiz kalıyor. Bunun sonucunda da yorgunluk, sıkıntı veya daralma hissi, nefes darlığı, hatta ölüm korkusu gibi belirtiler görülebiliyor.

Kol, omuz ve sırt ağrısı

Sinsi gelişen kalp krizi; göğüs ağrısı olmadan her iki kolda veya sadece sol ya da sağ kolda ağrı ve uyuşma belirtileriyle de karşımıza çıkabiliyor. Ağrı ve uyuşma genellikle sol kolda gelişiyor. Bunun nedeni ise kalp ile ilişkili olan sinirlerin aynı zamanda sol kol ile de bağlantılı olması. Omuz ve sırt ağrısı da kollarda başlayan ağrıya eklenebiliyor. Bu belirtiler boyun fıtığı hastalığında olanlarla benzer olduğu için önemsenmeyebiliyor. Kol, omuz veya sırt bölgesinde ani başlayan; 20 dakikadan uzun süren ağrı ve uyuşma hissi gibi şikayetleri ihmal edilmemeli.

Rutin tetkikler krizi önlüyor!

Kalp krizi, hastaların yaklaşık yüzde 20-30’unda tipik bir göğüs ağrısı şikayeti olmadan mide yanması, hazımsızlık, bulantı, kusma, çene ağrısı, kol uyuşması, baygınlık, çarpıntı hissi gibi sinsi belirtilerle gelişebiliyor. Reflü, gastrit, safra kesesi iltihabı veya boyun fıtığı gibi farklı hastalıklarda görülen belirtilerle seyredebildiği için hastalar hekime başvurmayı ihmal edebiliyor.

Hiçbir yakınması olmasa dahi erkekler 40; kadınlar 50 yaşından itibaren her yıl tetkik yaptırmalı. Tütün kullanımı, yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği, sağlıksız beslenme, obezite ve hareketsiz yaşam gibi değiştirilebilir risk faktörlerine karşı önlem alabilirsiniz. Böylece kalp krizi riskini yüzde 90 oranında önlemek mümkün. Her yıl yapılan rutin tetkikler hayat kurtardığı için asla ihmal edilmemeli.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir