Akciğer kanserinde ölüm oranları yıllar içinde giderek azalıyor

17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Günü

2013 yılından bu yana akciğer kanseri tedavilerindeki gelişmeler sayesinde ölüm oranlarında yıllık yüzde 3-6 oranında azalma görülüyor.

17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Günü kapsamında açıklama yapan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, tanı ve tedavideki yenilikler hakkında bilgi verdi:

Yalnızca 2020 yılında akciğer kanserinde 9 yeni endikasyonda tedavi onaylandı. Bunların 4 tanesi tamamen yeni ilaçlardan oluşuyor. Bu tedavilere cevap oranları, yüzde 50-85 arasında değişiyor. Ortalama hastalıksız sağ kalım 10-25 ay arasına kadar çıktı. Pek çok akciğer kanseri tipinde ortalama sağ kalım artarken, özellikle de ALK geni mutasyonu pozitif olan metastatik kanser hastalarında ortalama sağ kalım 5 yılın üzerine çıktı.

Hedefe yönelik tedavi imkanı olacak

Yine bu yıl, daha önce kalın bağırsak kanserinde bakılan KRAS mutasyonu olan akciğer kanseri hastalarındaki cevap oranlarının yüzde 32 ve meme kanseri hastalarında bakılan HER2 mutasyonu olan hastalarda cevap oranlarının yüzde 60 olduğu gösterildi. Yakında akciğer kanseri hastalarında 10’un üzerinde hedefi kontrol edip, hedefe, yani tümöre yönelik tedavi ilaçlarını verme imkanımız olacak gibi görünüyor.

Bir başka ümit vadeden tedavi gelişmesi de ‘immün check point inhibitör tedavileri’… Burada 5 tane ilaç var ve bununla ilgili olan PD-L1 mutasyonu yüksek ise, hastaların 5 yıllık sağ kalımları metastatik seviyede dahi yüzde 32 seviyesinde oluyor. Bu mutasyon, hastaların yaklaşık yüzde 30’unda görülüyor.

Yeni tedavilerin hastalara ulaşması fayda sağlayacak

Bu yıldan itibaren ikili hedefe yönelik tedavilerinin hastalarda uygulanması da onaylandı. Bu tedavilerin erken evrede, yani tümörü çıkarılmış hastalarda koruma amaçlı faydalı olduğuna dair çalışmaların da önümüzdeki dönemde açıklanmasını bekliyoruz ancak şu an henüz buna ilişkin bir kanıt yok.

Yeni tedavilerin uygun hastalara ulaşması hastaların daha uzun yaşamasını sağlayacaktır. Likit biyopsi ile tümörün çok küçük boyutlardayken saptanabilmesi sayesinde ise hastaların erken dönemde kanserinin bulunması ve tedavilerinin başlamasının yakın gelecekte bir fırsat yaratacağı düşünülmekte.

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir