Türk Kardiyoloji Derneği’nden uyarı: COVID kalbinizi kırmasın!

Sağlıklı Kalpler ile Geleceğe

Türk Kardiyoloji Derneği; 29 Eylül Dünya Kalp Gününde kalp ve damar hastalıklarına karşı korunma konusunda uyardı… Az hareket etmek, yüksek ve yüksek kolesterol, kontrolsüz şeker hastalığı, kilo fazlalığı ve sigara kullanımı; kalp damar hastalığının başta gelen nedenleridir.

Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin, “Tansiyon, kolesterol, şeker, sigara, hareketsizlik ve kilo kalbimizin baş düşmanlarıdır. Kalp damar hastalıkları ile savaşmak için hiçbir zaman geç değildir. En kısa zamanda savaşmaya ve korunmaya başlayın” dedi.

Dernek, Aytekin’in ev sahipliğinde bir basın toplantısı düzenledi.

COVID-19 kalp hastalıklarını nasıl etkiledi?

COVID-19 nedeniyle dünyada yaklaşık 250 milyona yakın vaka oldu. 5 milyona yakın insan hayatını kaybetti. 2.5 yılda en etkili korunma aracının aşı olduğu görülüyor. Türk Kardiyoloji Derneği; aşının çeşitleri, etki derecesi, uygulama yöntem ve sürelerine ait tartışmalar yaşansa da aşının koruyucu etkisinin çok önemli olduğunu vurguluyor.

Belirli kalp hastalıkları, COVID-19 nedeni ile olumsuz yönde etkilenebiliyor. Risk grubundaki hastalıklar arasında ön planda; ileri kalp yetersizliği, kardiyomiyopati, doğumsal kalp hastalıkları ve ritim bozukluğunun kalp kası hastalığı ile birlikte seyreden tipleri yer alıyor. Kalp kasının hastalanması ve yangısı, kasılma gücünü düşürerek kalp yetersizliği tablosunun ağırlaşmasına neden olabiliyor.

‘Aşının önemi tartışılmaz’

Prof. Aytekin, “Kalp hastalığı bulunmayan sağlıklı bireylerde kalp kası ve kalp zarının hastalanması nadir rastlanan durumlardır. COVID-19 sonrası ilk 4-5 gün içinde oluşabilmektedir. Net olmayan bilgilere göre, COVID tanısı konulan kişilerde miyokard hasarı binde 1’in altında; hastaneye yatırılan kişilerdeyse yüzde 7-28 arasında görülmektedir. Viral enfeksiyonun kalp üzerine etkisi kalp kasını direkt hasarlayarak olabileceği gibi, pıhtılaşmanın artması, sistemik enflamasyon nedeni ile oluşabilen miyokard yangısı, kardiyomiyopati ve damar hastalığı şeklinde olabiliyor. Bugün yoğun bakıma yatırılmak zorunda kalan hastaların yüzde 90’a yakın kısmı aşı yaptırmayan kişiler. Bizler biliyoruz ki, yoğun bakım süreci çok zorlu bir süreç ve bu süreçte kalp sorunları çok ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle aşının önemi tartışılmaz” dedi.

Türk Kardiyoloji Derneği tarafından ülke genelinde yapılan TURKMI-II çalışmasının sonuçlarına göre; pandemi döneminde ülke genelinde hastaneye başvuran kalp krizi hastalarında, pandemi önceki dönemde yapılan TURKMI-I çalışmasına kıyasla yüzde 47.1 oranında azalma oldu. Bu çalışma verileri, pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların neredeyse yarısının hastaneye başvurmadığını gösteriyor. Prof. Dr. Vedat Aytekin vatandaşlara çağrıda bulunarak, COVID-19 nedeni ile kalp sorunlarınızı ertelemeyin. Aşı yaptırmayı geciktirmeyin. Maske, mesafe, hijyen kurallarını ihmal etmeyin” diye ekledi.

Kalp krizinde hızlı davranmak hayati önem taşıyor

Kalp krizleri, kalp hastalıklarında en önemli acil durumu oluşturuyor. Doğru ve erken fark edilmesi oluşacak yaşamsal riskleri azaltarak hayat kurtarıyor. Türkiye’deki ölümlerin yüzde 40’tan fazlası kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Koroner kalp hastalığından yılda 200 binden fazla ölüm görülmektedir. Bu nedenle özellikle kalp hastalığı için risk kabul edilen yüksek tansiyonu, ailesinde erken yaşta kalp hastalığından ölüm, şeker hastalığı, sigara kullanımı, yüksek kolesterolü ve kan yağ yüksekliği olanların göğüs ağrısı konusunda daha duyarlı olup böyle durumlarda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekiyor. Kalp krizinde zaman kritik önem taşıyor. Erken müdahale kalp hasarı oluşmasını önlüyor veya azaltıyor.

Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin, kalp krizi geçiren hastaların yaklaşık üçte birinin hastaneye hiç gitmediğini vurguladı: “TURKMI-I ve II çalışmalarında Türkiye’de hasta şikayetlerinin başladığı andan itibaren 112 Acil’in aranmasına kadar geçen sürenin, pandemi öncesinde ortalama 53 dakikayken; pandemi döneminde 90 dakikaya kadar çıktı. Hastaların COVID-19 bulaşması korkusu ile 112’yi aramadıklarını ya da aramakta geç kaldıklarını görüyoruz. Oysa ambulansın ulaşması, hastanın hastaneye nakli ve hastanede hastanın kateter laboratuvarına alınıp damarının açılması için geçen süreler uzadıkça hasar artıyor. Ambulansın zamanında çağırılmaması nedeniyle zaman kaybediliyor. Bu nedenle hastaneye ulaşamadan evlerinde kaybettiğimiz hastalarımız da oluyor.”

COVID-19 korkusu ile hayatınızı riske atmayın, 112’yi arayın

Prof. Dr. Değertekin “Koroner arterler dediğimiz kalbi besleyen damarlarda plak yırtılması sonrası pıhtı ile damarın tıkanması kalp krizine neden oluyor, kalp kası 20 dakika içerisinde ölmeye başlıyor ve 12 saat içinde tamamen ölüyor. Kas ölümü özellikle ilk 1-2 saatte çok hızlı ve yüksek miktarda oluyor. Bu nedenle kalp krizi belirtileri başlayan hasta için süratle 112’nin aranması; ambulans ile en yakın koroner anjiyo yapabilecek merkeze nakletmesi ve damarının bir an önce açılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Kalp yetersizliği nedir?

Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertürk, kalp yetersizliğinin (KY); kalbin yapısal ve/veya fonksiyonel anormalliğinden kaynaklanan, nefes darlığı, ayak bileği şişmesi (ödem) ve yorgunluk benzeri belirtilerle kendini gösteren bir hastalık olduğunu ifade etti: “Avrupa’da yetişkin nüfusta KY görülme sıklığı yüzde 1-2’dir. Görülme sıklığı yaşla birlikte artar; 55 yaşından küçük nüfus için yaklaşık yüzde 1 iken 70 yaşından büyüklerde bu oran yüzde 10’u geçebilmektedir. KY hastalarının yüzde 50’sinden biraz fazlası kadındır. KY’de ölüm oranları birçok hastalıktan daha fazla olabilmektedir. Bazı çalışmalarda tüm KY hastaları için tanıdan sonraki 1 yıllık ve 5 yıllık ölüm oranları, sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 53 olarak bildirilmektedir. Bazı çalışmalarda ise tanıdan sonraki beş yıl içinde yüzde 67’lik daha yüksek bir ölüm oranı bildirilmektedir.”

Prof. Ertürk “Bu kadar sık ve ölüm oranı yüksek bir hastalığın farkında olmak; risklerden korunmak pek çok hayatı kurtaracaktır. Hareketsiz yaşam, düzensiz uyku, sigara kullanımı, obezite, aşırı alkol alımı ve sağlıksız beslenme; kalp hastalığının gelişmesinde etkili risk faktörleridir. Ayrıca yüksek ve kolesterol, şeker hastalığı ve koroner arter hastalığı; KY gelişmesine veya daha kötü seyretmesine neden olur. Bu nedenle hastalıkların uygun tedavisi ve takibi KY gelişmesini önlemekte; mevcut durumun kontrol altında tutulmasında faydalıdır. Düzenli egzersiz yapma, sigarayı bırakma, sağlıklı beslenme gibi yaşam tarzı değişiklikleri ve şeker, kolesterol ve tansiyon ilaçlarını düzenli kullanmak KY’nin gelişmesini önlemede büyük öneme sahiptir” dedi.

Koruyucu önlemler ve risk faktörleri

Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan ise risk faktörlerine dikkat çekti. Okuyan, “Hazır yiyeceklerden korunmak, şekerli içeceklerden kaçınmak, tatlı meyveleri daha az tüketmek çok önemlidir. Şeker hastalığı bulunan kişiler iki kat fazla kalp krizi geçirmektedir. Kilo ve insülin direnci de kalp hastalıklarına zemin hazırlamaktadır. Günümüzde dünyada 400 milyondan fazla diyabet hastası vardır. Kilo almaktan ve aşırı karbonhidrat tüketiminden kaçınmak gerekir. Şeker hastalarının çok sıkı bir şeker kontrolü sağlamak için gayret etmeleri şarttır. Kolesterol yüksekliğinin dünyada 2,6 milyon kişinin ölümünden sorumlu olduğu belirtilmektedir. Kolesterol, kalp damar hastalığı ve inmenin en önemli nedenlerindendir.”

Prof. Okuyan, “Toplumumuzun yaklaşık üçte birinde tansiyon yüksekliği var. Her bireyin tansiyon değerinden haberdar olması ve gereğinde doktora gitmekte gecikmemesi gerekir. Her çeşit tütün kullanımı (sigara, nargile, puro, elektronik sigara) zararlıdır. Sigaranın azı, çoğu olmaz. Hepsi zararlıdır. Yanımızda içilmesine bile izin vermemek gerekir; bu durum pasif içicilik anlamına gelir ve sağlığa zarar vermektedir. Sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, sigaradan uzak durmak, tansiyon, kolesterol ve şekeri sık kontrol etmek; doktor kontrolünü aksatmamak çok önemli” açıklamasını yaptı.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir