Pandemiyi mercek altına alan en kapsamlı araştırma raporu açıklandı

‘Değişen Hayat; Pandemi ve Türkiye 2020-2022’

Evony, Konda Araştırma&Danışmanlık ile Türkiye’de pandemi ile geçen iki yılı mercek altına aldı. ‘Değişen Hayat; Pandemi ve Türkiye 2020-2022’ araştırması, bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı rapor oldu.

Hayat Kimya’nın sağlık markası Evony; raporu Hayat Kimya Global Pazarlama Direktörü Gülhan Eğilmez; Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Prof. Dr. Veysel Bozkurt’un katılımıyla Açelya Akkoyun moderatörlüğünde gerçekleşen online basın toplantısı ile açıkladı.

Covid-19 salgınına toplumun bakışını, maske kullanımına dair fikirlerini, aşı görüşlerini ve ruh hallerini anlamaya yönelik yapılan araştırma; pandeminin dünü, bugünü ve yarınına dair çarpıcı bir tablo çiziyor.

Raporda 22 farklı saha çalışması verileri kullanıldı

Araştırmaların her biri, Türkiye yetişkin nüfusunu temsil eden bir örneklem vasıtasıyla belirlenen mahalle ve köylerde; 3 bin 600 kişi ile hanelerinde yüz yüze görüşülüp gerçekleştirildi. Ayrıca ‘Pandemi Dönemi Değişen Zihin Haritaları’ çalışması yapıldı.

Hayat Kimya Global Pazarlama Direktörü Gülhan Eğilmez; “Değişen Hayat; Pandemi ve Türkiye 2020-2022 araştırması ile hayatımızın bu emsalsiz ve kritik dönemine ayna tutan verileri geleceğe hizmet etmek üzere tüm kamuoyuna sunalım istedik. Ve öğrencilerden sağlık çalışanlarına, toplum bilimcilere kadar tüm kamuoyuna referans olacak bu çalışmayı hayata geçirdik” dedi.

Konda Araştırma&Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “Raporun sonuçları doğrultusunda pandeminin öğrettiği birçok şey olduğu muhakkak. Bunlardan ilki ve belki de en önemlisi küresel problemlere karşı küresel çözüm üretecek kurumlara ihtiyacımız olduğu…  Ayrıca insanlık olarak bilgiye ve güvene çok ihtiyaç duyuyoruz. Bununla birlikte hepimiz hayatımıza özen göstermeyi öğrendik. Aynı zamanda da empati kurmayı ve dayanışmayı da öğrendik. Sağlık konusundaki duyarlılığımız artı. Ve bir diğer önemli öğreti de güvenlik denen şeyin sadece askeri bir şey olmadığını yaşayarak gördük. Toplumsal sağlık güvenliğinin önemini kavradık” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Veysel Bozkurt; “İnsanlığın yeni bir virüs ile karşı karşıya kalmasıyla ontolojik güvenlik duygusu derinden sarsıldı. Ölüm, virüs kapma ve sevdiklerini kaybetme korkusu arttı. Belirsizlik, insanları güç ve öngörülebilirlik arayışına sevk etti. Başlangıçta bilim insanları dahil kimsenin elinde yeterli bilgi olmadığından eksik veriyle çelişkili yorumlar yapıldı.

Toplumun üçte ikisinden fazlası bilime, aşılara güvenen makul insanlardan oluşmaktadır. Bu kitle maske, mesafe ve hijyen gibi önlemlere başından itibaren destek oldu. Ancak toplumda güven duygusu sarsılanbir kitle de var. Toplumda bu belirsizliği yıkmanın en önemli kriteri ise güvenilir kurumlardan şeffaf bilgi akışının devam etmesidir” dedi.

Önlemler tam gaz devam ediyor

Araştırmada ortaya çıkan en önemli verilerden biri, son dönemde esnetilen tedbirlere rağmen insanların virüse karşı önlem almaktan vazgeçmedikleri. Maske kullanmaya ve ellerini sıklıkla yıkamaya devam eden, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayan ve toplu taşıma kullanmayanların oranı yüzde 88’i bulurken hiçbir önlem almıyorum diyenlerin oranı ise sadece yüzde 12’de kalıyor.

Aralık ‘21 verilerine göre toplum, koronavirüsün hâlâ tehlikeli olduğunda hemfikir. Yüzde 48’i Covid-19’a yakalanma riskinin hâlâ çok yüksek olduğunu ifade ederken, yüzde 19’u riskli bulduğunu söylüyor. Toplumun yalnızca yüzde 5’i tehlikenin geçtiği görüşünde. İnsanlar hâlâ tokalaşmaktan, sarılmaktan çekiniyor.

Hastalık bitene kadar maskeye muhtacız

“Değişen Hayat; Pandemi ve Türkiye 2020-2022” araştırması verileri ve derin birebir görüşmeler, salgın süresince toplum genelinin maske kullanma eğilimini neredeyse hiç terk etmediğini gösteriyor. Bu süreç boyunca toplumun yüzde 95’inden fazlası koronavirüsten korunmak için maske kullandı. Pazar ve marketlerde maske takma zorunluluğunu ise araştırmaya katılanların yüzde 99’u onaylıyor.

Geçtiğimiz yaz aylarından bu yana ise maske kullanımı, toplumun genel olarak salgın koşullarında rahatlama evresine geçişinin bir parçası haline geldi.  Ekim ayındaki ölçüm kendisi koronavirüse yakalanan kişilerin daha çok maske kullandıklarını gösteriyor, şubat ayına gelindiğinde ise her iki durumda da benzer oranda maske kullanıldığı görülüyor.

İnsanların maske konusundaki tutumları genel olarak hassas. Çünkü aşıyla ilgili bilgi kirliliğinden dolayı aşıya temkinli yaklaşanlar da maskenin koruyuculuğuna güveniyor. Aşıya rağmen maske takılması gerektiği algısı; zihinlere yerleşmiş durumda. Toplum, maske kullanımını artık zorunlu bir alışkanlık olarak görülmekte…

Sokakla daha çok teması olanların daha çok maske kullanma eğiliminde olduğu görülüyor.  Bununla birlikte yine de maske kullanımı en hızlı düşen yaş grubu 15-17 yaş grubu oldu. Diğer yaş grupları neredeyse aynı oranda maske kullanıyor.

Öte yandan maske, test, karantina, HES kodu gibi konulardaki yeni kararların açıklandığı 2 Mart’tan bugüne kadar maske satışları yüzde 20 oranında azaldı.

Toplumun yüzde 57’si virüsle tanıştı

Toplum genelinde ailesinde, yakın veya uzak bir akrabasında koronavirüsten hastalanan kişi oranı giderek artan bir eğilim sergiledi. Bugün, toplumun yüzde 57’si ailesinde, yakınında koronavirüsten hastalanan en az birisinin olduğunu söylüyor.

Ayrıca evinde koronavirüs vakası olan kişi sayısı, en çok tam kapanma dönemi öncesi olan Mart-Mayıs 2021 arası ile Ekim 2021 sonrasında arttı. Bugün her 2 kişiden 1’i evinde koronavirüsten hastalanan en az birinin olduğunu söylüyor.

Toplumun yüzde 70’i ‘şansa’ Covid-19’a yakalanmadığını söylüyor!

Aralık ‘21 verilerine göre toplumun yüzde 70’i Covid-19’a yakalanmadığını söylüyor. Derin görüşmeler de bu veriyi destekliyor. Hastalığa bugüne dek yakalanmamayı aldığı önlemlerle açıklayanlar olduğu kadar şansla, kaderle açıklayanlar da var.

Kadınlar erkeklerden daha temkinli

Salgın süresince kadınlar, erkeklere göre salgın öncesinde olduğundan daha az sokağa çıkma eğiliminde oldu. Toplumun her rahatlama evresine geçtiği dönemde erkekler daha çok sokağa çıkmaya başladı. Salgın süresince kadınlar, erkeklere göre koronavirüse karşı daha temkinli davrandılar. Halen kadınların yüzde 36’sı, erkeklerin yüzde 23’ü gerekmedikçe sokağa çıkmadığını söylüyor.

Gençler ise her zaman daha çok sokağa çıkma eğiliminde oldular. 15-17 yaş grubunda yer alanlar, kendileri özelinde uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırılmasından sonra daha hızlı rahatlama ve normalleşme eğilimi gösterdi.

Bununla birlikte koronavirüs önlemlerinin de etkisiyle gerekmedikçe sokağa çıkmayanlar en çok 65 yaş ve üzerindekiler oldu. Halen 65 yaş ve üzerindekilerin yüzde 45’i gerekmedikçe sokağa çıkmıyor.

Aşılama oranları yükseliyor

2020’nin sonunda koronavirüs aşısına yönelik isteyen kişinin aşı yaptırabilmesi, aşının zorunlu olmaması yönündeydi. Her 100 kişiden 27’si aşının zorunlu tutulması gerektiğini düşünüyordu. Aşı yaptırma fikrine sıcak bakanların artmasıyla birlikte, zamanı geldiğinde aşısını yaptıranların oranı da yükseldi.

Kendi isteğiyle aşı olanlar olduğu kadar; HES kodu zorunluluğuyla birlikte maçları izlemek ve AVM’ye girmek için aşı olanlar da oldu. ‘Sadece Türk aşısı olurum’ diyenlerin oranı da oldukça yüksek. Her 5 kişiden 2’si seçme şansı olması durumunda Türkiye’de geliştirilen aşıyı yaptırmayı tercih etti. Her 4 kişiden 1’i de Almanya’da geliştirilen aşıyı tercih edeceğini belirtmişti.

Eylül 2021’deki verilere göre; toplumun yüzde 66’sı sırası gelen tüm aşılarını olduğunu ve gerektiğinde diğerlerini de olacağını söyledi. Aşılamanın başladığı dönemde aşı yaptıranlar da yaptırmayanlar da benzer oranlarda maske kullanmaya devam etti.  Eylül 2021’den bu yana ise aşı yaptıranlarda maske kullanma eğilimi aşı yaptırmayanlara göre daha yüksek seyrediyor.

Ayrıca koronavirüs aşısı yaptıranların koronavirüse karşı daha çok önlem alma davranışı; el dezenfektanı ve benzeri sıvıları kullandığı da görülmektedir. Son aylardaki düşme eğilimine karşın; aşı yaptıranların yarısından fazlası, aşı yaptırmayanların da beşte ikisinden fazlası el dezenfektanı kullanıyor.

En hızlı normalleşme toplu taşımada

Toplumun bir gereklilik sonucu kademeli olarak en hızlı normalleştirdiği koronavirüs önlemi toplu taşıma kullanımı oldu. Ocak 2022’ye kadar erkekler daha çok toplu taşıma kullanma eğilimine sahipken; Şubat 2022’de kadın ve erkeklerin toplu taşıma kullanım oranları eşitlendi. Koronavirüs önlemi olarak toplu taşıma kullanmadığını söyleyenler; ikinci yıla girildiğinde kadınlar ve erkeklerde yüzde 17 oranında eşitledi. Ancak hala 49 yaş ve üzerindeki her 5 kişiden 1’i toplu taşımadan kaçınmakta.

Salgın sonrası normale dönüş algısı

Salgın sonrası normale dönüş konusunda insanlar hemfikir olsa da; hepsinin buna biçtiği zaman dilimi farklı. ‘1 yıl içerisinde’ diyen de ‘2-3 yıl içerisinde’ normal yaşamlarımıza dönebiliriz, diyen de var. Bununla birlikte küresel salgınların gelip geçici olmadığı ve artık salgınlar yaşayacağımızı düşünenler de mevcut.

Koronovirüsün etkilediklerinden biri de beslenme alışkanlıkları. İnsanlar artık beslenmelerine daha çok dikkat ediyorlar ve takviye gıdalar, ek besinlerden daha fazla yararlanıyorlar. Bitkisel ağırlıklı beslenme; çeşitli vitamin ve yağların kullanımı, özellikle çocuklu kadınların gündemine ve bütçesine girdi.

“Değişen Hayat; Pandemi ve Türkiye 2020-2022” raporunun tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: https://www.evony.com.tr/covid-19




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir