‘Türkiye Prostat Kanseri Haritası’ başlıklı rapor açıklandı

Erken tanı farkındalık ve düzenli kontrol ile artıyor

AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteği ile Türk Üroonkoloji Derneği tarafından hazırlanan ‘Türkiye Prostat Kanseri Haritası’nın sonuçları, düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Rapor, prostat kanserinde erken teşhisin tedavi sürecine katkılarına yönelik önemli bulgular içeriyor.

Dünyada ve Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden olan prostat kanseri, erkeklerde kansere bağlı ölümlerde de akciğer kanserinin ardından ikinci sırada yer alıyor. 2018 yılı istatistiklerine göre, dünya genelinde 1.28 milyon hasta prostat kanseri tanısı almış bulunuyor. Türkiye çapındaki 5.040 hastaya ait verilerden oluşan Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri Veritabanı’na göre, prostat kanseri hastaların yarısında 60-69 yaş aralığında tespit ediliyor.

Raporla ilgili açıklamalarda bulunan Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ataus, “Sık idrara gitme, idrar yaparken zorlanma ve idrarda kan görülmesi gibi ürolojik şikayetlerin yaklaşık yarısında prostat kanseri saptanıyor. Hazırladığımız rapor ülkemizde prostat kanseri farkındalığının artırılmasını, bu konuların bilimsel alanlarda tartışılmasının sağlanmasını amaçlıyor” diye konuştu.

Raporda, hastalığın prostat dışında başka dokularda ve organlarda da saptanması anlamına gelen metastatik yayılmaya dikkat çekiliyor. Metastatik kanserin tanı anında hem hasta hem de hekim açısından can sıkıcı bir durum olduğunun altını çizen Prof. Ataus,  “Hastaların yüzde 8.9’unda tanı anında metastatik hastalık saptanırken, bu oran 2009 yılında yüzde 17 olarak saptanmıştı. Aradan geçen 10 yılda yaklaşık yarı yarıya azalmanın söz konusu olduğunu görmek sevindiricidir” ifadelerini kullandı.

Son 10 yılda erken teşhiste önemli ilerlemeler yaşandı

PSA taraması, özellikle metastatik hastalık görülme oranlarında düşüşe neden olan faktörler arasında gösteriliyor. Rapora göre, hastaların yüzde 62.5’inde tanı anında ölçülen PSA değeri 10 ng/dl’nin altında saptanıyor. Bu oranın 2009 yılında yüzde 50.6 olarak saptandığını hatırlatan Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen, “Son 10 yılda prostat kanseri çok daha düşük PSA değerlerinde yakalanıyor ve erken teşhiste büyük ilerlemeler yaşanıyor.  Bununla birlikte PSA testinin tek başına yeterli olmadığı ve mutlaka üroloji uzmanı tarafından yapılacak prostat muayenesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini de unutmamamız gerekiyor” dedi.

Prostat kanseri tanısında MR dönemi

Prostat kanserine yönelik tanı gelişmeleri arasında Multiparametrik Prostat MR yöntemi de yer alıyor. Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen, “Bu prostat MR’ında prostat bezinde kanser için şüpheli bir alan olup olmadığı değerlendiriliyor. Kanser şüphesi saptanan bölümler işaretlenip daha sonra özel bir yazılım sayesinde ultrasona yerleştiriliyor. Biyopsi yaparken MR ve ultrason görüntülerinin birleşmiş halini görüp doğru noktadan biyopsi yapabilmek mümkün oluyor” diye belirtti. Rapora göre özellikle 2015 yılından beri yıllık prostat MR kullanım oranlarında belirgin artış yaşanıyor. Raporda MR Füzyon Biyopsisi yönteminin sağladığı avantajlar gereksiz tanı oranının azaltılması ve yüzde 90’lara varan oranlarda prostat kanseri teşhisi konulması olarak sıralanıyor.

Tanı sonrası aktif izlem kararı

Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı, “Hastaya zarar verme riski düşük olan hastalığın tedavisinin yol açabileceği olası komplikasyonlardan sakınmayı sağlayan aktif izlem protokolünde hastalar yakın bir takip programında tutuluyor” dedi. Türkiye’de Prostat Kanseri Raporuna göre hastaların yüzde 5.7’sinde tanı sonrası aktif izlem ile takip kararı alındığı belirtiliyor.

Robotik ve fokal tedaviler yükselişte

Lokalize hastalıkta dünya genelinde en çok başvurulan tedavi yönteminin cerrahi olduğu vurgulanıyor. Radikal Prostatektomi ameliyatı sadece ABD’de yılda 80 bin hastaya uygulanırken bu cerrahi teknikle ilgili olarak son yıllardaki en önemli gelişmenin robot yardımıyla gerçekleştirilen laparoskopik cerrahi yöntemi olduğu belirtiliyor.

Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı, “Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri Veritabanı verilerine göre radikal prostatektomi ameliyatı uygulanan hastaların yaklaşık 3’te 1’inde laparoskopik veya robot yardımıyla laparoskopik cerrahi yöntemi tercih ediliyor. Seneler içerisindeki dağılıma bakıldığında ise, açık cerrahi sayılarının sabit seyrettiği ancak laparoskopik ya da robot yardımıyla laparoskopik cerrahi sayılarında ise bir artışın olduğu görülüyor” açıklamasını yaptı ve ekledi: “Tüm organı tedavi etmek yerine görüntülemeye dayalı hedefe yönelik ‘Fokal Tedaviler’ ise yakın gelecekte ön plana çıkmaya başlayacaktır.”

COVID-19 salgınının prostat kanseri tedavilerine etkisine değinen Doç. Dr. İlker Tinay,  “Genel olarak bu süreçte, salgın öncesi yeni tanı almış erken evre hastalık tedavisinde erteleme yaklaşımı ön plandaydı. İleri evre hastalık varlığında ise tedavilerde gecikme yapılmaması yaklaşımı önerildi”  diye konuştu.

AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış ise raporla ilgili şu açıklamayı yaptı: “AstraZeneca Türkiye olarak prostat kanserine ve etkilerine dair farkındalığı artıracağına inandığımız bu anlamlı çalışmaya koşulsuz destek olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.”




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir