- PenFest 9-10 Kasım’da Çırağan Sarayı’nda gerçekleşecek - 2 Kasım 2024
- Green Up Koleksiyonuna yeni ürünler ve renkler eklendi - 31 Ekim 2024
- Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda kadınlara güçlü bir destek - 25 Ekim 2024
KADINLARDA ERKEKLERE GÖRE ÜÇ KAT DAHA SIK RASTLANIYOR
Fibromiyalji sendromu (FMS), yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşırı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı durumu. Sabah yorgun uyanma, konsantrasyon problemleri, kendini kötü hissetme, çaresizlik gibi duygularla yaşam kalitesini düşürüyor.
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, Dünya Fibromiyalji Günü nedeniyle farkındalık yaratmak üzere bir toplantı düzenledi. Toplantıya Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, Dernek İkinci Başkanı Prof. Dr. Dilşad Sindel ve Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Evcik konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Evcik, şunları anlattı: “Hastaların ana yakınmaları ağrı ve yorgunluktur. Bunlara dinlendirici olmayan uyku, bilişsel dalgalanmalar, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik yakınmalar, kol ve bacaklarda karıncalanmalar, uyuşukluk, yanma hissi, migren ve gerilim tipi baş ağrısı, ağrılı adet görme, bağırsak fonksiyonlarında değişim, çarpıntı, idrar yaparken yanma ve huzursuz bacak sendromu eşlik edebilir.
Ağrı daha şiddetli algılanıyor
FMS’li hastalarda, beyinden ağrı bilgisiyle uyumlu olarak salgılanan serotonin ve noradrenalin gerektiği kadar salgılanamaz. Ağrı bilgisi yeterince silinemez, daha yüksek
şiddetteymiş gibi algılanır. Hastalığın gelişmesinde; genetik faktörler, hormonal ve imünolojik bozukluklar, psikolojik nedenler, kaslara ait problemler de rol oynar.
Hastalık ancak konusunda uzman bir hekimle hastanın yakınmalarının değerlendirilmesi sonucunda konulur. Özel tanı testi yoktur. Yakınmaların en az üç aydır devam etmesi, hastanın ağrı hissettiği bölgelerin sayısı ve semptomların şiddetinin ölçüldüğü anket değerlendirilir.”
GIDALAR DA OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR
Prof. Ketenci ise sendromun her yaş grubunu etkilediğini söyledi: “Tedavi, ilaç dışı ya da ilaçlarla olmak üzere ikiye ayrılır. İlaç dışı tedavilerde eğitim ve egzersiz önerilir. Ayrıca kaplıca, meditasyon, transkraniyal manyetik alan tedavisi de tavsiye edilir
Son yıllarda yapılan çalışmalar beslenme şeklinin de ağrının devamına katkıda bulunabileceğini düşündürüyor. Glutamat ve aspartat denilen iki aminoasit beslenmemizde iki şekilde bulunur, kırmızı et ve gıdalara eklenen koruyucular.
Monosodyumglutamat, mayalar, aspartam, soya sosu, parmesan peyniri, eski kaşar gibi gıdalarda yer alan aminoasitler ağrının beyine daha fazla iletilmesine ve daha yüksek şiddette hissedilmesine yol açar. Bu nedenle aspartam içeren gıdalardan, gazlı içeceklerden, kırmızı etten, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş etten uzak durmak gerekir. Her gün sebze ve meyve yemek, balık, ağrının azaltılmasında yardımcı olur.”
KAS GÜCÜ YETERSİZLİKLERİNE EGZERSİZ
Prof. Sindel de eğitimden sonra bir diğer önemli basamağın da egzersiz yapmak olduğunu belirtti: “Zayıf kaslar ve düşük aerobik kapasite, yumuşak dokular ve eklemlerin kolay travmatize olmasına yol açarak, ileride ağrının artmasına zemin hazırlar. Egzersiz kas gücünü korur, uykuyu düzenler, endojen endorfin salgısını artırır ve depresyonu azaltır.
Egzersize başlamadan önce fizik muayene yapılmalı, fonksiyonel kapasite ve kardiyak risk değerlendirilerek program bireyselleştirilmeli. Uzun süre ağrı çeken ve hareketi azalan kişilerin, egzersize ilk başladıklarında ağrılarının artması normaldir. Nefes ve gevşeme egzersizleri, düzenli yürüyüşler, yüzme, germe ve güçlendirme egzersizleri tedaviye eklenir. Haftada 2-3 gün egzersiz yapmak yeterlidir.”